Dünyanın önce öldürüp sonra özür dilediği bir dahi: Alan Turing Alan Turing.

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
haydaravısyon

haydaravısyon

Üye
    Konu Sahibi
Dünyanın önce öldürüp sonra özür dilediği bir dahi: Alan Turing Alan Turing.
Dünyanın önce öldürüp sonra özür dilediği bir dahi: Alan Turing

Alan Turing. 1912 – 1954 yılları arasında yaşamış, matematik, mantık, kripto analiz ve bilgisayar bilimi konularında ünlenmiş bir İngiliz. Apple’ın logosuna da ilham verdiği söylenen siyanürlü elmasından aldığı ısırıkladramatik bir şekilde hayatına son vermeseydi, belki hayatının kalan kısmına çok daha fazla şey sığdıracaktı. Zafer Kurdakul’un yazısı.
Turing için dikilen anıtların plaketlerinde yer alan kimi özelliklerinin arasında bir tanesi dikkat çekicidir: ‘Önyargı Kurbanı’.
Turing eşcinseldi ve o dönem İngiltere’sinde bu büyük bir suçtu. 1952 yılında bu yüzden mahkemeye verildi. Ya hapse girecekti, ya da hormon tedavisini kabul edecekti. İkincisini seçti. Ama güvenlik belgesi iptal edilmiş, kripto konusunda danışmanlık yapması yasaklanmıştı. Bütün bunların sonucunda bunalıma girdi ve 1954 yılında hayatına son verdi.
Yıllar sonra, 2009′da Turing’den özür dilenmesine dair bir kampanya başlatıldı. Kampanya sonuç verdi ve İngiliz hükümeti, aynı yıl içinde Başbakanın ağzından Turing’e yapılanlardan dolayı özür diledi.
Turing, değeri ölümünden sonra daha iyi anlaşılan dahilere iyi bir örnektir. 1999 yılında ‘Time’ dergisi tarafından “20. yüzyılın en önemli 100 kişisinden biri” olarak gösterildi. 2002 yılında BBC’nin ülke çapında yaptığı oylama sonunda, “Tarih boyu en büyük 100 Britanyalı” sıralamasında 23. sırayı aldı.
Turing’i önemli kılan çalışmaları üç alanda yoğunlaşmıştı. Birincisi, modern bilgisayarların yaratılması için gerçekleştirdiği çalışmalar. Bu çalışmalarının sonucu olarak Turing günümüzde ‘Modern hesap biliminin babası’, ‘Bilgisayar biliminin kurucusu’ ünvanlarıyla anılmaktadır.
1966 yılından beri ACM (Association for Computing Machinery), bilişim toplumuna önemli teknik katkılar sağlayan kişilere, bilişim dünyasının en prestijli ödülü olan ve Nobel’in eşdeğeri sayılan ‘Turing Ödülü’ nü vermektedir.
Turing’in ikinci önemli çalışma alanı şifre kırmaktı, yani şifrelerin anlamını açığa çıkarmaktı. Bu yeteneği sayesinde Turing 2. Dünya Savaşı sırasında çok önemli görevler yapmıştır.
Üçüncü önemli çalışma alanı ise yapay zeka (artificial intelligence) konusuydu. “Turing Testi” olarak anılan bir test, bugün bile yapay zeka konusunda referans olarak kabul edilmektedir.
Turing’in dahi özellikleri küçük bir çocukken bile gözlenebiliyordu. Bazı öğretmenleri klasik eğitime uyum göstermemesi nedeniyle ailesine yazı yazıp uyarsalar da o, bildiği yoldan eğitimine devam etti. Okumaya ve öğrenmeye o kadar istekli ve bağlıydı ki, 1926 yılında henüz 14 yaşında ailesinin kaydını yaptırdığı pahalı ve şöhretli Sherborne okuluna gideceği ilk gün İngiltere’de genel grev olması onu durdurmadı. Yaklaşık 100 kilometrelik yolu tek başına ve gece bir handa konaklayarak, bisikletiyle aştı.
1931-34 yılları arasında Cambridge Üniversitesinde okudu ve matematik bölümünü birincilikle bitirdi. Aynı üniversiteye araştırma asistanı olarak girdi. 1936-38 yılları arasında ABD’deki Princeton Üniversitesinde mantık, cebir ve sayı teorisi üzerine doktora yaptı. Kriptoloji konusuna girişi de bu döneme rastlar.
1935 yılında Cambridge Üniversitesi’nde modern bilgisayarı kavramsal olarak tasarladı. Turing, ortaya koyduğu kavramla ‘sonsuz belleği olan bir soyut makine‘ tanımlıyordu. Bu bellek üzerinde ileri geri gezinen bir tarayıcı, kaydedilmiş sembolleri okuyup yenilerini yazıyordu. Tarayıcının hareketleri, aynı belleğe yerleştirilmiş, sembollerle ifade edilen komutlardan oluşan bir program aracılığıyla kontrol ediliyordu.
İşte Turing’in ‘kaydedilmiş program konsepti’ buydu. Programa uygun olarak çalışan, gerektiğinde kendi programını değiştiren, geliştiren bir makinenin mümkün olduğunu kabul ediyordu. Turing’in 1935 yılında tasarladığı bu makine günümüzde ‘Evrensel Turing Makinesi’ (Universal Turing Machine) olarak anılıyor ve kullandığımız tüm bilgisayarların temelini oluşturuyor.

Enigma şifreleme cihazının kırılması, 2. Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarındandır.

Turing, 2. Dünya Savaşı sırasında, Bletchly Park’da bulunan İngiliz Kod ve Şifre Merkezi’nde kripto analizcisi olarak görev yaptı. Almanların kırılmaz diye övündükleriEnigma kripto cihazınınsırrını kısa zamanda çözdü. Özellikle Kuzey Atlantik’de kol gezen ve İngiltere’ye gelen her gemiyi torpilleyen Alman U-sınıfı denizaltıların Enigma şifrelerini kırması, bu bölgedeki savaşın erken sona ermesini sağlamıştır.
Savaş yılları, Turing’in tasarladığı kaydedilmiş programlı elektronik hesaplama makinesinin hayata geçmesinin 1945 yılına kadar ertelenmesine neden oldu. Ancak bu zaman aralığı Turing’e bir başka konu hakkında düşünecek, yazacak ve Bletchly Park’daki arkadaşlarıyla tartışacak zamanı vermişti: Makine zekası, yani zeki makineler ya da düşünen makineler.
Oradaki arkadaşlarından biri olan Donald Michie, Turing’in gelecekte makinelerin sahip olacağına inandığı bazı özellikleri şöyle aktarır: “Tecrübe ederek öğrenebilecek ve olası çözümler evrenini, sınanmış kısa metodlar yardımıyla arayarak en uygun çözümü bulabilecek”.
Günümüz deyimiyle yukarıdaki ikinci özellik, yani ‘heuristic search’; deneyimleri, kısa yolları ve deneme yanılmayı kullanarak bir probleme en uygun çözümü en kısa yoldan bulmayı ifade eder. Birinci özellik ise günümüzde makine öğrenmesi (machine learning) olarak biliniyor ve her ikisi de modern yapay zekanıntemel taşları arasında yer alıyor.
Turing, 1947 yılında Londra’da ilk defa topluma açık yaptığı bir konuşmada, bilgisayar zekasına değindi ve ‘tecrübelerden öğrenebilen bir makine istiyoruz’ dedi. Bir yıl sonra yazdığı ‘Zeki Makineler’ raporu, yapay zekaya ilişkin ilk manifesto olarak anılır. Bu raporda ele aldığı kavramlardan bir tanesi de yapay nöronlardan oluşan bir ağın eğitilmesidir.


1950 yılında Turing, Turing Testi olarak bilinen bilgisayar zekası testini önerdi. Bu önerinin temelinde, Kraliçe Viktorya döneminden kalma bir salon oyunu yer alıyordu. Bir erkek ve bir kadın saklanıyorlar, bir sorgucu onlara yazılı ortamı kullanarak sorular soruyor ve aynı yoldan cevaplar alıyor. Amaç, sorgucunun doğru sorular sorarak hangisinin kadın, hangisinin erkek olduğunu bulabilmesi. Turing’in önerisinde kadın yerine bilgisayar konuluyor. Sorgucunun görevi erkeği bulabilmek.
Eğer bulamazsa, bilgisayarın zeki olduğuna ve düşünebildiğine hükmedilebilir mi?
1991 yılında, New York’lu zengin işadamı Hugh Loebner, Loebner Ödülüyarışmasını başlattı. Her yıl yapılan bu yarışmada Turing Testi’ni başarı ile geçecek, yani verdiği yanıtlar bir insanınkinden ayırt edilemeyecek ilk bilgisayar için 100 bin dolar ödül koydu. Ancak henüz testi geçme noktasına yaklaşabilen bir yapay zeka programına rastlanamadı.
Her yıl, üçüncülük ödülü olan 2,000 dolar ve bronz madalya, ‘İnsana en benzer bilgisayar’ ünvanıyla birlikte kazanan yarışmacıya veriliyor.
Sizce bu böyle devam eder mi?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

gonyalı
Cevap
2
Görüntüleme
231
DarkredBlue61
Eren Değerli
Cevap
0
Görüntüleme
376
Eren Değerli
Eren Değerli
Cevap
0
Görüntüleme
391
Eren Değerli
Eren Değerli
Cevap
0
Görüntüleme
470
Eren Değerli
ancient30
Cevap
0
Görüntüleme
308
ancient30


Üst Alt