Öcelikle açtığın konu için teşekkürler kardeşim...
Hicri yılbaşının tüm islâm Âlemine barış, huzur, getirmesi duası ile...
Ama dildeki dua fiili duaya dönüşmedikçe, Müslümanlar ezilmeye, açlığa ve sefilliğe devam ediyor. Bu konuda hicret bize en büyük ders olmalı.
Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v) Mekke'den medeniyyeti kuracağı Medine'ye hicret etmeden önce, Mekke'deki tüm imkanları kullandı.
Her anını tebliğ ile geçirdi, müminlere hicret emri verilince tereddütsüz tüm mallarını bırakıp Medine ye gittiler. Yani islama bağımlılık sadakattaki nokta..
Biz ve diğer ülkedeki müslümanlar ne kadar sadığız davamıza acaba, islamı yaymak için ülkemizdeki tüm imkanları kullandık mı?
Bırak mallarımızı terkedip başka ülkelere hicret etmeyi, rızk endişesi ile işyerinde namaz kılmamıza izin verilmediği için O işi terkedebildik mi?
Kalplerimizdeki cürufları, midemizdeki haramları, üzerimizdeki şirk örtüsünü atıp, tertemiz bir kalbe ve bedene hicret edebildik mi?
Biz ne zaman bu gafletlerden kurtulabilirsek işte o zaman israil kahrolur, Amerika mahvolur..
Bizler dil ile yaptığımız dua ile bir nebze rahatlıyoruz ama, Bizim kahrolsun dememizle olmuyor. Allah c.c bu işi bizim yapmamızı emrediyor.
Hz. Adem ile birlikte insanlığı yeryüzündeki halifeleri, yani yeryüzünü Allah adına mamur etmek, düzene koymak için yarattı. Demekki yeryüzünde bir düzensizlik varsa onu düzenleyecek olan da yine Eşref-i mahluk olan insandır...