haltie
Üye
Ulu Önder Atatürk'ün Beşiktaş Hatıraları
Beşiktaşın Kuruluşu Mustafa Kemale Güç Verdi
Mustafa Kemal, Erkanıharbiyenin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, Hürriyet ve İstibdadı düşünüyordu. Bu arada Mektebi bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ağır ağır kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saraya yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemalin ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayına yüz metre mesafedeki Osman Paşa Konağında gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemali o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saraya karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat Onu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübüne bağlılığı arttı.
Mustafa Kemal: Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü kadar olamadınız...
... Mustafa Kemal Şamda Vatan ve Hürriyeti kurduktan sonra 1907 yılında Selanike gelerek İttihati Terakkiye katıldı. Yaptıkları toplantıda, Cemiyeti şiddetle tenkit ediyor, Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadız. Programınız ve lideriniz yok diyordu. İşte o günleri, Mustafa Kemalin çalışma arkadaşlarından Mithad Şükrü şöyle anlatıyordu:
Gençlik, ne büyük bir kuvvetmiş meğerse. Damarlarımızda kan yerine alev aktığı günler, Selanikte bütün arkadaşlar hep biraradayız. Sık sık toplantılar yapıyoruz. En büyük zevkimiz, Saray idaresine rahatça atıp tutmak. Bu atıp tutmalar, Padişaha uzaktan yumruk sallamalar, bereket versin ki evimizin dört duvarını aşmıyor. Yanya birahanesindeki buluşma yerimize Mustafa Kemal de sık sık geliyor.Bazen kızardı; -Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü kadar olamadınız derdi.
Beşiktaşlı sporcuların söylediği Marş, Mustafa Kemali duygulandırdı.
Çanakkale Zaferinin kahramanı Mustafa Kemal, Edirnede 16. Kolordu Kumandanlığına tayin edildi. Mustafa Kemal, İstanbula geldiği gün geceyi Pera Palas Otelinin 201 nolu odasında geçirdi. Ertesi gün, bir yıldan beri yüzünü göremediği annesi Zübeyde Hanımefendinin Beşiktaş Kulübü yanındaki evine koştu. Mustafa Kemal evinin arka kapısından Beşiktaşlı sporcuların idman yaptığı sahaya çıktı. Ve yine Beşiktaş Kulübüne arka kapısından girdi. Burada bulunan idarecilere validesine gösterdikleri yakın alakadan dolayı teşekkür etti. Mustafa Kemal, Beşiktaşın yeni lokaline hayran kalmıştı. Kulüp lokalinde o sırada kılıç, eskrim, güreş, boks idmanları yapılıyordu. İdarecilerden Cami Bey, Ahmet Fetgeri Bey, Fuat Bey kulübün 1903 kuruluş günlerinden bu yana Zabit arkadaşlarıydı. Cami Bey, 1908 Meşrutiyet döneminde Yüzbaşılıktan ayrılarak Meclisi Mebusana Fizan Mebusu olarak girmişti. Kulüpte hem güreşiyor, hem de bu sporun hocalığını yapıyordu. Mustafa Kemal uzun süre idarecilerle hasbıhale idmanları izledikten sonra, evine döndü.Uyumaya çalışırken, birden Beşiktaş Kulübünden bir marş söylendi. Marşı belki de yüze yakın genç ve çocuk söylüyordu. Sözleri aynen şöyleydi.
Hayatı süsledik izharı ittihatla bugün,
Yolunda gençliğin ulvi değil miydi birleşmek.
Sebatı bayrağımız yaptık, itilamız için
Neticesiz ve boş olmaz sebatla hiçbir emek.
Dakikalar bize bir nağbe nişad olsun.
Kulübümüzde müceddet nücumu mevc vursun
Bu kainat bize hep gıpta ediyor isar,
Biz onbir arkadaşız, lakin arkamız daha var.
Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım,
Vekar hak gibi sakin, nezih ve saf olalım.
Fakat bu hal ile, kuvvet gibi cesur olalım.
Mustafa Kemal bu marşla duygulandı. Uykusu kaçmıştı. Daha dün kadar yakın, yaptığı savaşları, yanında şehit düşen er ve Zabitleri düşünüyordu. İşte dinlediği bu marşın şiiri de Çanakkalede şehit düşen Beşiktaş futbol takımı kaptanı şair Kazıma aitti.
Efendiler, sizlerin ve sporcularınızın çalışmalarını dikkatle izliyorum...
... Mustafa Kemal, Akaretler Caddesi 76 numaralı evinin arka bahçesine çıkarak istirahat ederdi. En büyük tutkusu hasır sandalyesine oturup, ağızlıklı sigarasını tüttürüp, annesi Zübeyde Hanımefendinin pişirdiği kahveyi yudumlarken Beşiktaş idmanlarını seyretmekti. Bitişiğindeki Beşiktaş Kulübünün arka kapısı da bu meydana açılıyordu. Mustafa Kemal burada, güreş, futbol, eskrim, gülle atma sporlarını bir biri ardına takip ediyordu. İşte gene böyle bir gündü. Beşiktaş jimnastik hocalarından Ahmet Fetgeri, güreş, Yüzbaşı Fuat da eskrim derslerini vermişlerdi. Mustafa Kemal onlara döndü, Evime buyurunuz beyler dedi. İki zabit jimnastik hocası, Mustafa Kemalin sunduğu çayları yudumlarken, O şu konuşmayı yaptı:
Efendiler,
Sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik, maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle ayrıca dikkatle izliyorum.
Spordan yoksun olan bir gençlik, nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz.
Bugün bünyemizde toplayıp ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığımız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafasında, ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türkün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim.
Samsuna çıkarken, Beşiktaş Kulübüne veda etti
... 16 Mayıs 1919 günü Şişlideki evinden erken uyandı. Samsuna yola çıkacak olan Mustafa Kemal öğle yemeğinden sonra, yanına validesi Zübeyde Hanımefendi ile yaveri Cevat Abbas beyi aldı. Akaretler caddesindeki evine geldi. Şişlideki pansiyon olarak tuttuğu evde otururken, Beşiktaşdaki evinde de kiracı olmaya devam etti. Bitişiğindeki Beşiktaş Kulübünün hocaları, sporcuları ve Zabit arkadaşları Mustafa Kemal Paşayı uğurlamak üzere kapısının önüne yığıldılar.
Paşa, Validem Hanımefendiyi sizlere bir kez daha emanet ediyorum. Gözüm arkada kalmasın dedi.
Mustafa Kemal Paşa son kez, annesinin elini sokak kapısında öpüp ona sarılırken, Beşiktaşlılar haykırıyordu;
Kalbimiz seninle Paşam. Bizi unutmayınız
Mustafa Kemal Paşa otosundan: Mutlaka... Mutlaka diyerek el sallıyordu.
Zübeyde Hanım: Paşa Hazretleri beni Kulübüne emanet etti...
Mustafa Kemal Paşanın Samsuna çıkışından günler sonraydı...
Zübeyde Hanımefendinin Beşiktaş Akaretler Caddesindeki evinin kapısını iki genç hanımefendi çaldı. Kapıyı Zübeyde Hanım açtı. Onları görünce sevinçle içeri buyur etti.
Bu iki genç hanıma kendi eliyle pişirdiği kahveleri ikram ederken ilk sözü, misafirlerinden daha yaşlı olanı aldı:
Ziyaretimize hem sizin ellerinizi öpmek, hem de bir ihtiyacınız olup olmadığını sormak için geldik dedi.
Zübeyde Hanım teşekkürle şu cevabı verdi:
Paşa Hazretleri Anadoluya gittikten sonra sağolsunlar komşumuz Beşiktaşlılar hergün kapımı çalarak Valide Hanım bir arzunuz, bizlere bir emriniz var mı?- diye sordular. Bana Paşa Hazretlerini hatırlatıyorlar. Onları çok seviyorum. İyi ki Selanikten doğruca buraya gelmişim. Paşa Hazretleri her zaman olduğu gibi bu defada cepheye giderken beni kulübüne emanet etti.
Zübeyde Hanımefendinin iki misafirinden büyük olanı Muallime Şekibe Hanımdı. Eşi Kurmay Albay Galatalı Şevket Bey tutukluydu. Zübeyde Hanımın ikinci misafiri Şekibe Hanımın kızkardeşi Muallime Adile Hanımdı. Şekibe Hanım, Kandilli Kız Lisesinde Biyoloji muallimesi, kardeşi Adile Hanım ise Kumkapı İlkokulunun müdiresiydi. Adile Hanımın eşi de, Zübeyde Hanımın çok sevdiği Yüzbaşı Necati Bey idi. Bu sırada Necati Bey, Milli Mücadele için Anadoluya kaçmıştı. Zübeyde Hanımın gözlerinin önüne Selanikten kaçışı geldi. Necati Yüzbaşı, Zübeyde Hanımı lokomotifin kömürleri arasına saklayarak kışta kıyamette getirmişti.
YÜZBAŞI NECATİ PANKOĞLU Kendisi Fenerbahçeliydi.. ATAnın BEŞİKTAŞLI olduğunu ömrü boyunca anlattı
Yüzbaşı Necati Pankoğlu, 1911 yılında Mülazımsani (Üsteğmen) iken Trablusgrapta Binbaşı Mustafa Kemalin yanında İtalyanlara karşı savaş açtı. Yüzbaşı Necati 1915 yılı şubat ayı ilk günleri içinde, Mustafa Kemalin annesi Zübeyde Hanımı Selanikten kaçırarak, Akaretler caddesindeki Beşiktaş Kulübünün yanındaki eve yerleştirdiğini, hayatı boyunca gururla anlattı.
Fenerbahçeli olan Yüzbaşı Necati Pankoğlu, Komutanı Mustafa Kemalin 1904-1905 yıllarında Harbiyede Kurmay Yüzbaşı iken 1903 yılında kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübünü tuttuğunu öğrendi. Yüzbaşı, Mustafa Kemalin kurucularının subay ve arkadaşları oldukları; eskrim-kılıç, gülle atma, süngü oyunları, güreş sporu yaptıkları için Beşiktaş Kulübünü tuttuğunu, her gittiği yerde anlatırdı..
Fenerbahçe Başkanı Dr. İsmet Uluğun da bulunduğu Kulüp Başkanları toplantısında karar verildi: ATATÜRK BEŞİKTAŞLI
1964 yılı her Pazartesi günü Türkiye Liginin İstanbul Kulüp Başkanları, İstanbulsporun Mısır hanındaki lokalinde toplanıyordu. Toplantıya katılan kulüp başkanları şöyleydi;
Beşiktaş Hakkı Yeten
Fenerbahçe Dr. İsmet Uluğ
Galatasaray Ulvi Yenal
İstanbulspor Ali Sohtorik
Vefa- Hayrullah Güvenir
Beykoz Ziya Sönmez
Feriköy Dr. Necati Karakaya
Kasımpaşa Mehmet Gür
Karagümrük İbrahim Sevin
Beyoğluspor Napolyon
Dr. İsmet Uluğun Atatürke silah kaçırması anısından sonra, Kulüp Başkanları Atatürkün hangi Kulübü tuttuğunu tartıştılar. En güzel açıklamayı İstanbulspor Kulübü İkinci Başkanı Enis Pankoğlu yaptı; Babam Mustafa Kemalin yanında cephelerde bulunmuş, onun Subayı Yüzbaşı Necatidir. Atatürkün annesi Zübeyde Hanımı Selanikten kaçırıp, getiren Yüzbaşıdır. Mustafa Kemal, Babam ile Derne Cephesinde ve Selanikte bulunurken Beşiktaşı tuttuğunu söylemiş. Babam hasta Fenerbahçeliydi. Yönetim Kurulunda idarecilik yaptı. Fenerbahçenin bir tek maçını kaçırmazdı. Bizlere, - Çocuklar ben maçtayken aranızdan biri ölürse, kesinlikle beni çağırmayın. İşinizi imam efendi halletsin derdi. Babam Fenerbahçeli olmasına rağmen, Atatürkün Beşiktaşa gönülden bağlı olduğunu her yerde söylerdi. Annem Adile Muallime ile teyzem Şekibe Muallime Hanımlar, Mustafa Kemal Samsuna gittikten sonra, Zübeyde Hanımı Beşiktaştaki evinde ziyaret edip, hatırı ile bir ihtiyacı olup olmadığını sormuşlar. Zübeyde Hanımefendi şu cevabı vermiş: Sağolsun Paşa Hazretlerinin Kulübü Beşiktaşın idarecileri, her gün gelip hatırımı sorarlar. Hepsini kendi çocuklarım gibi seviyorum. Paşa Hazretleri ne kadar iyi yapmış, beni buraya getirmiş. Bu konuşmadan sonra Kulüp Başkanları karar verdi:
ATATÜRK BEŞİKTAŞLI
Kaynak: Atatürk Beşiktaşlı / Dr. Necati Karakaya
Beşiktaşın Kuruluşu Mustafa Kemale Güç Verdi
Mustafa Kemal, Erkanıharbiyenin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, Hürriyet ve İstibdadı düşünüyordu. Bu arada Mektebi bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ağır ağır kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saraya yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemalin ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayına yüz metre mesafedeki Osman Paşa Konağında gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemali o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saraya karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat Onu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübüne bağlılığı arttı.
Mustafa Kemal: Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü kadar olamadınız...
... Mustafa Kemal Şamda Vatan ve Hürriyeti kurduktan sonra 1907 yılında Selanike gelerek İttihati Terakkiye katıldı. Yaptıkları toplantıda, Cemiyeti şiddetle tenkit ediyor, Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadız. Programınız ve lideriniz yok diyordu. İşte o günleri, Mustafa Kemalin çalışma arkadaşlarından Mithad Şükrü şöyle anlatıyordu:
Gençlik, ne büyük bir kuvvetmiş meğerse. Damarlarımızda kan yerine alev aktığı günler, Selanikte bütün arkadaşlar hep biraradayız. Sık sık toplantılar yapıyoruz. En büyük zevkimiz, Saray idaresine rahatça atıp tutmak. Bu atıp tutmalar, Padişaha uzaktan yumruk sallamalar, bereket versin ki evimizin dört duvarını aşmıyor. Yanya birahanesindeki buluşma yerimize Mustafa Kemal de sık sık geliyor.Bazen kızardı; -Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü kadar olamadınız derdi.
Beşiktaşlı sporcuların söylediği Marş, Mustafa Kemali duygulandırdı.
Çanakkale Zaferinin kahramanı Mustafa Kemal, Edirnede 16. Kolordu Kumandanlığına tayin edildi. Mustafa Kemal, İstanbula geldiği gün geceyi Pera Palas Otelinin 201 nolu odasında geçirdi. Ertesi gün, bir yıldan beri yüzünü göremediği annesi Zübeyde Hanımefendinin Beşiktaş Kulübü yanındaki evine koştu. Mustafa Kemal evinin arka kapısından Beşiktaşlı sporcuların idman yaptığı sahaya çıktı. Ve yine Beşiktaş Kulübüne arka kapısından girdi. Burada bulunan idarecilere validesine gösterdikleri yakın alakadan dolayı teşekkür etti. Mustafa Kemal, Beşiktaşın yeni lokaline hayran kalmıştı. Kulüp lokalinde o sırada kılıç, eskrim, güreş, boks idmanları yapılıyordu. İdarecilerden Cami Bey, Ahmet Fetgeri Bey, Fuat Bey kulübün 1903 kuruluş günlerinden bu yana Zabit arkadaşlarıydı. Cami Bey, 1908 Meşrutiyet döneminde Yüzbaşılıktan ayrılarak Meclisi Mebusana Fizan Mebusu olarak girmişti. Kulüpte hem güreşiyor, hem de bu sporun hocalığını yapıyordu. Mustafa Kemal uzun süre idarecilerle hasbıhale idmanları izledikten sonra, evine döndü.Uyumaya çalışırken, birden Beşiktaş Kulübünden bir marş söylendi. Marşı belki de yüze yakın genç ve çocuk söylüyordu. Sözleri aynen şöyleydi.
Hayatı süsledik izharı ittihatla bugün,
Yolunda gençliğin ulvi değil miydi birleşmek.
Sebatı bayrağımız yaptık, itilamız için
Neticesiz ve boş olmaz sebatla hiçbir emek.
Dakikalar bize bir nağbe nişad olsun.
Kulübümüzde müceddet nücumu mevc vursun
Bu kainat bize hep gıpta ediyor isar,
Biz onbir arkadaşız, lakin arkamız daha var.
Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım,
Vekar hak gibi sakin, nezih ve saf olalım.
Fakat bu hal ile, kuvvet gibi cesur olalım.
Mustafa Kemal bu marşla duygulandı. Uykusu kaçmıştı. Daha dün kadar yakın, yaptığı savaşları, yanında şehit düşen er ve Zabitleri düşünüyordu. İşte dinlediği bu marşın şiiri de Çanakkalede şehit düşen Beşiktaş futbol takımı kaptanı şair Kazıma aitti.
Efendiler, sizlerin ve sporcularınızın çalışmalarını dikkatle izliyorum...
... Mustafa Kemal, Akaretler Caddesi 76 numaralı evinin arka bahçesine çıkarak istirahat ederdi. En büyük tutkusu hasır sandalyesine oturup, ağızlıklı sigarasını tüttürüp, annesi Zübeyde Hanımefendinin pişirdiği kahveyi yudumlarken Beşiktaş idmanlarını seyretmekti. Bitişiğindeki Beşiktaş Kulübünün arka kapısı da bu meydana açılıyordu. Mustafa Kemal burada, güreş, futbol, eskrim, gülle atma sporlarını bir biri ardına takip ediyordu. İşte gene böyle bir gündü. Beşiktaş jimnastik hocalarından Ahmet Fetgeri, güreş, Yüzbaşı Fuat da eskrim derslerini vermişlerdi. Mustafa Kemal onlara döndü, Evime buyurunuz beyler dedi. İki zabit jimnastik hocası, Mustafa Kemalin sunduğu çayları yudumlarken, O şu konuşmayı yaptı:
Efendiler,
Sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik, maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle ayrıca dikkatle izliyorum.
Spordan yoksun olan bir gençlik, nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz.
Bugün bünyemizde toplayıp ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığımız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafasında, ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türkün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim.
Samsuna çıkarken, Beşiktaş Kulübüne veda etti
... 16 Mayıs 1919 günü Şişlideki evinden erken uyandı. Samsuna yola çıkacak olan Mustafa Kemal öğle yemeğinden sonra, yanına validesi Zübeyde Hanımefendi ile yaveri Cevat Abbas beyi aldı. Akaretler caddesindeki evine geldi. Şişlideki pansiyon olarak tuttuğu evde otururken, Beşiktaşdaki evinde de kiracı olmaya devam etti. Bitişiğindeki Beşiktaş Kulübünün hocaları, sporcuları ve Zabit arkadaşları Mustafa Kemal Paşayı uğurlamak üzere kapısının önüne yığıldılar.
Paşa, Validem Hanımefendiyi sizlere bir kez daha emanet ediyorum. Gözüm arkada kalmasın dedi.
Mustafa Kemal Paşa son kez, annesinin elini sokak kapısında öpüp ona sarılırken, Beşiktaşlılar haykırıyordu;
Kalbimiz seninle Paşam. Bizi unutmayınız
Mustafa Kemal Paşa otosundan: Mutlaka... Mutlaka diyerek el sallıyordu.
Zübeyde Hanım: Paşa Hazretleri beni Kulübüne emanet etti...
Mustafa Kemal Paşanın Samsuna çıkışından günler sonraydı...
Zübeyde Hanımefendinin Beşiktaş Akaretler Caddesindeki evinin kapısını iki genç hanımefendi çaldı. Kapıyı Zübeyde Hanım açtı. Onları görünce sevinçle içeri buyur etti.
Bu iki genç hanıma kendi eliyle pişirdiği kahveleri ikram ederken ilk sözü, misafirlerinden daha yaşlı olanı aldı:
Ziyaretimize hem sizin ellerinizi öpmek, hem de bir ihtiyacınız olup olmadığını sormak için geldik dedi.
Zübeyde Hanım teşekkürle şu cevabı verdi:
Paşa Hazretleri Anadoluya gittikten sonra sağolsunlar komşumuz Beşiktaşlılar hergün kapımı çalarak Valide Hanım bir arzunuz, bizlere bir emriniz var mı?- diye sordular. Bana Paşa Hazretlerini hatırlatıyorlar. Onları çok seviyorum. İyi ki Selanikten doğruca buraya gelmişim. Paşa Hazretleri her zaman olduğu gibi bu defada cepheye giderken beni kulübüne emanet etti.
Zübeyde Hanımefendinin iki misafirinden büyük olanı Muallime Şekibe Hanımdı. Eşi Kurmay Albay Galatalı Şevket Bey tutukluydu. Zübeyde Hanımın ikinci misafiri Şekibe Hanımın kızkardeşi Muallime Adile Hanımdı. Şekibe Hanım, Kandilli Kız Lisesinde Biyoloji muallimesi, kardeşi Adile Hanım ise Kumkapı İlkokulunun müdiresiydi. Adile Hanımın eşi de, Zübeyde Hanımın çok sevdiği Yüzbaşı Necati Bey idi. Bu sırada Necati Bey, Milli Mücadele için Anadoluya kaçmıştı. Zübeyde Hanımın gözlerinin önüne Selanikten kaçışı geldi. Necati Yüzbaşı, Zübeyde Hanımı lokomotifin kömürleri arasına saklayarak kışta kıyamette getirmişti.
YÜZBAŞI NECATİ PANKOĞLU Kendisi Fenerbahçeliydi.. ATAnın BEŞİKTAŞLI olduğunu ömrü boyunca anlattı
Yüzbaşı Necati Pankoğlu, 1911 yılında Mülazımsani (Üsteğmen) iken Trablusgrapta Binbaşı Mustafa Kemalin yanında İtalyanlara karşı savaş açtı. Yüzbaşı Necati 1915 yılı şubat ayı ilk günleri içinde, Mustafa Kemalin annesi Zübeyde Hanımı Selanikten kaçırarak, Akaretler caddesindeki Beşiktaş Kulübünün yanındaki eve yerleştirdiğini, hayatı boyunca gururla anlattı.
Fenerbahçeli olan Yüzbaşı Necati Pankoğlu, Komutanı Mustafa Kemalin 1904-1905 yıllarında Harbiyede Kurmay Yüzbaşı iken 1903 yılında kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübünü tuttuğunu öğrendi. Yüzbaşı, Mustafa Kemalin kurucularının subay ve arkadaşları oldukları; eskrim-kılıç, gülle atma, süngü oyunları, güreş sporu yaptıkları için Beşiktaş Kulübünü tuttuğunu, her gittiği yerde anlatırdı..
Fenerbahçe Başkanı Dr. İsmet Uluğun da bulunduğu Kulüp Başkanları toplantısında karar verildi: ATATÜRK BEŞİKTAŞLI
1964 yılı her Pazartesi günü Türkiye Liginin İstanbul Kulüp Başkanları, İstanbulsporun Mısır hanındaki lokalinde toplanıyordu. Toplantıya katılan kulüp başkanları şöyleydi;
Beşiktaş Hakkı Yeten
Fenerbahçe Dr. İsmet Uluğ
Galatasaray Ulvi Yenal
İstanbulspor Ali Sohtorik
Vefa- Hayrullah Güvenir
Beykoz Ziya Sönmez
Feriköy Dr. Necati Karakaya
Kasımpaşa Mehmet Gür
Karagümrük İbrahim Sevin
Beyoğluspor Napolyon
Dr. İsmet Uluğun Atatürke silah kaçırması anısından sonra, Kulüp Başkanları Atatürkün hangi Kulübü tuttuğunu tartıştılar. En güzel açıklamayı İstanbulspor Kulübü İkinci Başkanı Enis Pankoğlu yaptı; Babam Mustafa Kemalin yanında cephelerde bulunmuş, onun Subayı Yüzbaşı Necatidir. Atatürkün annesi Zübeyde Hanımı Selanikten kaçırıp, getiren Yüzbaşıdır. Mustafa Kemal, Babam ile Derne Cephesinde ve Selanikte bulunurken Beşiktaşı tuttuğunu söylemiş. Babam hasta Fenerbahçeliydi. Yönetim Kurulunda idarecilik yaptı. Fenerbahçenin bir tek maçını kaçırmazdı. Bizlere, - Çocuklar ben maçtayken aranızdan biri ölürse, kesinlikle beni çağırmayın. İşinizi imam efendi halletsin derdi. Babam Fenerbahçeli olmasına rağmen, Atatürkün Beşiktaşa gönülden bağlı olduğunu her yerde söylerdi. Annem Adile Muallime ile teyzem Şekibe Muallime Hanımlar, Mustafa Kemal Samsuna gittikten sonra, Zübeyde Hanımı Beşiktaştaki evinde ziyaret edip, hatırı ile bir ihtiyacı olup olmadığını sormuşlar. Zübeyde Hanımefendi şu cevabı vermiş: Sağolsun Paşa Hazretlerinin Kulübü Beşiktaşın idarecileri, her gün gelip hatırımı sorarlar. Hepsini kendi çocuklarım gibi seviyorum. Paşa Hazretleri ne kadar iyi yapmış, beni buraya getirmiş. Bu konuşmadan sonra Kulüp Başkanları karar verdi:
ATATÜRK BEŞİKTAŞLI
Kaynak: Atatürk Beşiktaşlı / Dr. Necati Karakaya