Üç Kapı masalı

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
mavizeybek

mavizeybek

Üye
    Konu Sahibi
Üç Kapı masalı
ÜÇ KAPI MASALI

KIRK kapıyla çevrilmiş üstü açık bir avlunun
ortasında bir adam, ağır ağır dolaşarak kapıları tek
tek yokluyor, kurcalıyor, kulağını dayayıp arkalarını
dinliyor, fakat hiçbirini açamıyordu.
Sesler geliyordu kapıların arkasından, para
sesleri, kahkaha sesleri, sofra sesleri...
Ve adam yıllardır bitkin, perişan, bunlardan
birini açmak için bıkmadan, usanmadan kapıdan kapıya
dolaşıp duruyordu.
Yağmurlar yağıyordu avluya, yıldırımlar düşüyordu;
adam elleriyle başını korumaya çalışarak büzülüyordu.
Bazen bir kızgın güneş kasıp kavuruyordu ortalığı ve
adam arkasında serin fıskiyelerin, yumuşak şiltelerin
bulunduğundan emin olduğu kapılara, ruhu kavrularak
bakıyordu.
***
Avlunun bir köşesinde üç küçük kutu vardı. Kırk
kapıyı da açacak üç tılsımlı anahtar bu kutuların
içindeydi. Kutunun biri kırılsa içinden çıkacak
anahtar, öteki kutuyu, onun içinden çıkacak anahtar
üçüncü kutuyu ve hepsi avludaki bütün kapıları kolayca
açacaktı... Adam kaç defa kutuları yere çalmış,
tekmelemiş, hiçbirini kırıp, ilk anahtarı ele
geçirememişti.
***
Her insan, böyle kırk kapılı bir avluya, üç kutuyla
birlikte doğuyordu. Kutuları açabilenler kapıların
arkasındaki dünyalara giriveriyorlardı. Açamayanlar
bir ömür, üşüye titreye, yana yakıla kapı kapı
dolaşıyorlardı. Ve galiba ikinciler daha
çoğunluktaydı.
***
Adam düşünüyordu, bu kutuları kırmanın bir sırrı
olacaktı. Acaba başkaları nasıl yapıyorlardı? Kısık
bir fısıltı duydu. Ürkerek çevresine bakındı, kimse
yoktu. Hafif bir ses:
- Bu sırrı baban sana öğretmedi mi, diyordu.
- Hayır, dedi adam.
- Anan?
- Hayır...
Demek ki başkalarına anaları babaları böyle kutsal
bir sır armağan etmişlerdi. Onlar o sırla kutuları ve
kapıları açmışlardı.
Fısıltı:
- Öyleyse, dedi, iki yol kalıyor. Birincisi
kendini sileceksin. İkincisi... Ve ikincisini
söylemeden sustu.
Adamın kafasında korkunç bir tokmak çınlamaya
başladı:
- Kendini sileceksin, kendini sileceksin, kendini
sileceksin...
***
Kurşunkalemi nasıl silerse, lastik; adam da
kendini avlunun taşlarına, açamadığı kapılarına sürte
sürte öyle silmeye başladı... Önce kafası yumuşadı,
küçüldü ve silindi; sonra göğsü ve yüreği... Elleri,
bacakları ufalıyor ve gölgeleşiyordu. Artık pek az bir
şey kalmıştı kendinden; birkaç damla haysiyet, birkaç
damla gurur gibi... Daha çok, daha çok sürtündü, onlar
da aşınıp silindiler...
***
Ve çın diye kutunun biri açılıverdi. Para çıktı
içinden. Parayla ikinci kutuyu çok kolay açtı. Kadın
çıktı içinden... Kadınla üçüncü kutuyu daha kolay
açtı, Arka çıktı içinden...
Para, Kadın, Arka... Bu üç anahtarla açılmayacak
kapı yoktu avluda...
***
Önce Paye kapısına yanaştı. Parayı soktu, Arkayı
da, Kadın cebinde duruyordu. Kapı ardına kadar
yaslanıverdi. Muhteşem bir salonda buldu kendini.
Herkes başını önüne eğmiş, öyle duruyordu karşısında.
Bir an, gözleri aynaya ilişti. Kendini göremedi. O
aynaya baktı, bu aynaya. Aynalar bomboş duruyordu.
Birden hatırlar gibi oldu, sahi, kendini silmişti.
Kaçar gibi çıktı oradan.
***
İktidar kapısına yanaştı. Çıkardı anahtarları.
Şırak, açıldı kapı... Bandolar, mızıkalar, sofralar ve
bahçeler... Havuza takıldı gözleri. Gölgesi
düşmüyordu. Kaçtı kaçtı oradan da...
***
Aşk kapısına yanaştı... Para birkaç kurcalamada
açtı kapıyı. En güzel göz yaklaştı gözlerine, en güzel
dudak değdi dudaklarına. Ama o hiçbir şey duymadı,
yoktu ki...
***
Bütün kapıları denedi. Yolculuk, şöhret, refah,
macera... Hiçbirinde bulamadı kendini. Aynalar boş boş
duruyor, sulara aksi düşmüyordu.
Açtığı kapıları kapayıp yeniden döndü avluya.
Anahtarlarını koydu kutulara. Elleri ayakları
şekillendi, yüreği ve kafasıyla kendi oldu. Yağmur
yağıyor, güneş yakıyordu. Kapıların ardında kalan
dünyaları çekiyordu canı. Yavaş yavaş kafasında
vaktiyle duyduğu fısıltı çiçeklendi. İki yol var,
demişti o. Birincisi kendini sileceksin. İkincisi...
Söylememişti ikincisini.
***
İkinci yolu buldular mı, bütün avlularda kapıların
ortasında çaresiz kalmış olanlar; analarla babaların
armağan edeceği sırra ve kutulardaki anahtarlara
ihtiyaç duymaktan kurtulacaklardı.
İkinci yol tek başına kendini silerek anahtarları
ele geçirmek değildi. Avlulardan avlulara aklın yolunu
kurmaktı. Bütün avlulardakiler akılda birleşince,
kapılar kendiliğinden açılıyordu. Hem de aynalara boş
boş bakmadan sular gölgesiz kalmadan...
 


midnight

midnight

Üye
Çok güzel hikaye,paylaştığın için sağol... ;;)
 

slayer

Üye
bu gece döktürüyosun dostum....

saol...
 
iceboy

iceboy

Üye
Bir baska guzel bir yazi daha. Ellerine saglik, cok guzelmis...
 
mavizeybek

mavizeybek

Üye
    Konu Sahibi
hepinize teşekkürler arkadaşlar bu kadar otlandığım yeter diye düşündüm siteden :DD
birazda biz bişiler yazalım dedik her ne kadar copy paste olsa da :shiny:
 

symbianboy

Üye
olsun yinede güzel ;;)
 
cllgr

cllgr

Üye
ilginç vede güzel sagol
 

rapci_cariye

Üye
Originally posted by cllgr@Oct 13 2005, 11:57 PM
ilginç vede güzel sagol
[post=190569]Quoted post[/post]​

;;) gercekten saol! ;)
 
sebofb090

sebofb090

Üye
gerçekten ii hikayeler buluosun saol
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

Cevap
1
Görüntüleme
854
Cevap
0
Görüntüleme
747
Cevap
29
Görüntüleme
736
gonyalı
Cevap
0
Görüntüleme
519


Üst Alt