Hayat Bir Yandan Verirken Bir Yandan Da Almakta

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
crazy_amigo06

crazy_amigo06

Üye
    Konu Sahibi
Hayat Bir Yandan Verirken Bir Yandan Da Almakta
Davul zurna sesi dört bir yanı inletmekteydi. Köy meydanına yakılan düğün ateşinin etrafında çocuklar fır dönüyor, halaylar çekiliyordu. Merdan'ın kız kardeşi gelin oluyordu.

Davul zurna sesi dört bir yanı inletmekteydi. Köy meydanına yakılan düğün ateşinin etrafında çocuklar fır dönüyor, halaylar çekiliyordu. Merdan'ın kız kardeşi gelin oluyordu. Ne çabuk geçmişti zaman. Oysaki daha dün küçücük bir kız çocuğuydu. Ah bir de şimdi annesi sağ olsaydı da görseydi kızının düğününü, " Nasibte yokmuş işte" dedi. Derin bir nefes çekti içine. Kafasını kaldırdı gökyüzüne doğru, yıldızlı gecenin derinliğinde daldı gitti bir zaman. Kardeşi Yusuf'un yanık sesiyle irkildi. "Yavri, yavriii huma kusu yükseklerden ses veeeerir!.. İçinde bir çift turna beslenir, besleeeniiirr..." diye. Oysa ki bu türküleri bir daha Yusuf'un sesinden zor duyacaktı. Kahırlandı bir an, "Of ulan gurbet of" dedi. Üç gün sonra göçünü toplayıp bu diyardan gurbete, yani büyük şehire göçecekti.

Ya oralarda nice olurdu halleri? Ya hasta olsa, bir yudum su vereni bulunurmuydu? Biraz ötede şarıl, şarıl akan pınarın başına gitti, oturdu biraz daha. Bir yudum su, bir daha, bir daha… Belki bu suya da hasret kalacaktı... Sonra bebecikleri geldi aklına, ya onların geleceği ne olacaktı? Yıllarca ırgatlık yaptığı, paylaşıla paylaşıla, kalmayan tarlalardan mı bebeciklerine gelecek sağlayacaktı? "Ya Allah, ya Bismillah" dedi. Bir an hepsini sildi kafasından, her şeyi, daldı halay çekenlerin arasına mendili elinde, terden sırılsıklam olana dek halay çekti.

Kardeşi Miyase köyden gelin gideli üç gün olmuştu. Yatak, yorgan, sandık ne varsa yüklendi Traktörün römorkuna. Yolcu yolunda gerekti. Köylü, yolcu etmek üzere toplanmıştı bile evin önüne. Çoban köpeği kibar sürtünüp duruyor, adeta gitme dercesine elini yüzünü yalamak için atılıyordu. Kibar'ın kocaman başını aldı avuçlarının içine, sonra bastı bağrına sımsıkı. Kendini tutamadı bir an. Kibar'ın gözlerinden okunan duygularıda ona tercüman oluyordu. "Hadi Baba hakkını helal et" dedi. sarıldı, gözü yaşlı babasının boynuna. Amca, bacı, kardeş, kim varsa hepsinin yanaklarından öptü, tek, tek, doyasıya. Yusuf koşarak geldi. Koşmaktan kan, ter içinde kalmıştı.

- Şimdi davarı bayıra sürdüm, ancak kavuşabildim ağabey. Dedi.

- Dinle beni Yusuf. Dedi.

- Buralar sana emanet. Bir gün döneceğiz "Yusuf" dedi. "Allah ömrümüzü sağ ederse kimbilir bir gün yaşlanınca, belki canlı, belki cansız, bir beden olarak..","Unutma ki bizlerin değil suç... Hayat bu işte...Sakın kahirlenmeyesin" dedi. "Bir gün elbet; bir gün buralarda yaşayanlarında yaşama hakkının olduğunu anlarlarsa, bir gün bizleri yönetenler. Nasıl yaşamak olduğunu anlar da görürlerse gözleri, o zaman Merdanlar göçmeyecek buralardan. Bizim kaderimiz bu. Bizim gibi nicelerinin..."

Yusuf cebinden çakısıyla oya, oya yaptığı kolyeyi çıkardı, Merdan'a uzattı.

- Sakla ağabey beni hatırlarsın baktıkca dedi.

Merdan en son çocukları da römorka bindirdi. Eller sallana, sallana, veda edip, şehir merkezine vardılar.

Kocaman bir yolcu otobüsü beklemekteydi yazıhanenin önünde. Otobüsün hareket etmesiyle Merdanın eşi Zülfiye hüngür, hüngür ağlamaya baslamıştı. Kimse zaptedemiyordu. O hayatında ilk defa büyükşehire gidiyordu. Otobüsün yanıbaşında akrabaları el sallıyor, o başını, bir kaldırıyor, tekrar kapanıyordu Merdanın omzuna. Ağlıya, ağlıya.... Otobüs dağları, bayırları, ovaları aşıyor.. Yollar kıvrım, kıvrım kıvrılıyordu..

Tam yolun ortasında birisi otobüse dur işareti yapmaktaydı. Durdu şoför biraz.. Zülfiyenin amcası onlara ceviz, pestil, hazırlamıştı. Zülfiye'nin boynuna sarıldı. "Sağol amca" dedi. Amcası yol boyu el sallıyordu. Zülfiye'nin artık takati kalmamış, ağlamaktan bitkin düşmüştü. Daldı hepsi de uzun bir zaman uykuya. Uyandıklarında sabah vakti olmuştu.

Büyükşehire kavuşmuslardı artık. Şehir merkezine varmadan bir benzinlikte onları bekleyen amca oğlu Hikmet karşıladı onları. Göçler çıkarıldı, yığıldı bir kenara. Merdan'ın küçük oğlu tuvalet diye tutturdu. Zülfiye tuttu kolundan;

- Get aha oraya ağaç altına attırıver. Dedi.

- Yok olmaz abla. Dedi Hikmet.

- Ayıip olur buralarda, ben götürürüm tuvalet var hemen şuracıkta. Dedi.

Zülfiye'nin yüzü kızardı.

Küçük bir kamyonete yüklenen göçü, gecekondu mahallesine doğru yol almaya başladı. Yokuş yukarı zor çıkıyordu kamyonet, derken en sonunda geldiler. Hikmet onlara bir ev kiralamıştı.

- Aha işte!.. Burada kalacaksınız..

Merdan irkildi.

- Bu nasıl bir yerdir böyle? Dedi.

- Ne var ağabey? Çatı biraz tamir ister, birde etrafına dökülen küller temizlenecek. Artık boş kaldıkça da bu işleri yaparsın. Kirayı da bana ver, ben veririm. Dedi.

Merdan ile Zülfiye evire, çevire, badana, temizlik derken gecekondularını kullanılır hale getirdiler. O gece nasıl uyuduklarını bir kendileri, birde Allah bilir.

Sabah hava ışımaktayken kapı çalındı. Merdan tek gözü açık;

- Kim ooo? diye seslendi.

- Benim ben, Hikmet. Kalk hadi Merdan işe götüreceğim seni.

Merdan yarı uykulu kalktı kapıyı açtı. Hikmet.

- Ooo ağabey buralarda az uyuyup, çok çalışacaksın. Ekmek bulmak kolay değil. Bu gün amele pazarı kuruluyor. Seni oraya bırakırım. Ben ordan işe gideceğim,. Artık evin yolunu iyi belleyesin, bensiz döneceksin çünkü. Dedi.

Peki dedi Merdan. Düştüler yollara. Merdan'ı kalabalık bir yerde diğer işçilerin içine saldı ve kayboldu gitti Hikmet. Akşama görüşürüz diyerek..

Merdan kendisini bir boşlukta gibi hissetti. Bir kamyon geldi durdu. Bütün işçiler etrafına toplandı. Şık giyimli bir adam işçileri seçmeye başladı. Merdan kaldırımın bir kenarına çömelmiş sigarasını tüttürüyordu. Şık giyimli adam, ayakkabısının ucuyla Merdan'ın ayağına dokundu. Merdan alttan yukarı doğru adamı süzdü. Hemen ayağa kalktı.

- Sen yenisin galiba? Dedi..

- Gücün kuvvetinde yerinde. İşime yararsın, Bin arabaya bakalım. Dedi.

Merdan sevinçle adamın ellerini öpmeye uzandı.

- Kes kes. Dedi

- Geç arabaya işimiz gücümüz var.

Kamyona bindi diğer işçilerle beraber. Kamyon bir inşaatın önünde durdu. İnşaat kalfası sıraya dizdi işçileri. Tek, tek soruyordu, ne iş yaparsınız? diye. Sıra Merdan'a gelmişti. "Benim babadan kalma marangozluk zenaatim vardır." dedi. "Tamam" dedi kalfa. "Onu pencere, kapı yapanların yanına verin." dedi. Akşama kadar bayaği yorulmuştu. Cümle alem dağıldı. Sırtına taktı yamalı çeketini. havada kararmıştı. "Eyvah" dedi "Şimdi evin yolunu nasıl bulacağim?" Tabanlara kuvvet araya, taraya evinin yolunu buldu. Akşam eve vardığında Zülfiye onu güler yüzle karşıladı. Baktı ki Merdan'in yorgunluğu yüzünden anlaşılıyor, hemen sıcak su ısıttı, leğeni getirdi, ayaklarını yıkadı. Havluyla güzelce de kuruladı. Merdan yemek yemeye bile firsat bulamadan daldı olduğu yerde uykuya.

Aradan geçen zaman içinde Zülfiye evlere temizlik işine de gitmeye başlamıştı. Merdan'ın büyük oğlu'da kuaföre çırak olarak girmişti. Liseyi okuyacaktı. Ancak Merdan'ın gücü, onu okutmaya yetmemişti. Diğer iki küçük çocuğunu semt okuluna yazdırdı. Onlar okusun hayatlarını kurtarsın diyor, başka bir şey demiyordu. Gel zaman, git zaman, inşaat işinde çalışırken arkadaşları ile de kaynaşmışlardı, ancak kış mevsimi yaklaşmıştı.

Patron topladi işçilerini.

- Bakın çocuklar!.. Dedi.
- Biliyorsunuz ki mevsim kış oluyor. Kusura bakmayın, şunun şurasında, bir aylık daha iş, ya var, ya yok. Onun için sizlerden ayrılmak zorunda kalacağım. Herkes kendine iş bulsun. Dedi.

Merdan'ın yüzü sapsarı olmuştu.. "Ne kötü bir yermiş bu büyükşehir?" Dedi. Akşama doğru işçiler toplanmış, iş elbiselerini değistiriyorlardı. Aralarından Nevzat;

- Bana bakın arkadaşlar!.. Dedi.

- Gelin.. Yılbaşi çekilişine ortak bilet alalım, belki talih bize de güler.

Hepside güldüler. "Hadi ordan, parana yazık.." dedi birisi. Merdan;

- Doğru söyler arkadaşlar ben varım, dedi.

Dört arkadaş karar verdiler, ertesi günü bilet almaya.. Gülenler çekildiler bir kenara…

Merdan biriktirdiği parası ile biraz odun, biraz kömür almıştı evine. Zülfiye'de durmadan öksürüyordu. Merdan hastaneye götüreyim seni diyor, o kabul etmiyordu. Sabahlara kadar öksürmesinden Merdan bile uyanıyor, bir daha gözüne uyku girmiyordu.. Sabah olmuştu. Merdan inşaatta görevinin başındaydı.

Kalfanın "Toplanın!..." sesi ile toplandı işçiler.

- Bana bakın!.. dedi

- Haftaya iş bitiyor. Paralarınızı dağıtacağım. Bir hafta da öğleden sonraları izinlisiniz, kendinize iş bakın. Dedi.

Merdan ve diğerleri paraların aldı. Öğleden sonra eve geldiğinde Zülfiye ağırlasmıştı. Hemen komşularla beraber, Numune hastahanesine kaldırdılar. Kan tahlillleri, röntgen filimleri, derken doktorun odasında buldular kendilerini. Doktor; "Seninle yalnız görüşelim Merdan.." dedi. Zülfiye odadan dışarı çıktı.

- Merdan metanetli ol. Diyeceklerim seni ürkütmesin. Zülfiye halk arasında ince ( Verem) hastalığı denilen hastalığa yakalanmış. Korkma iyi bir bakım ve tedavi ile kurtulabilir.Yalnız çok iyi bakılması ve üzülmemesi lazım, dedi.

Merdanin başından aşağı, sanki kaynar sular akmıştı..

- Ne dersin sen doktor? o sapasağlam kadındır. Acı kavunu kırağı çalmaz. Dedi.

- Çalmış Merdan çalmış, Bu koca şehirde nice Zülfiyeler var bilirmisin?

Hastahanenin kapısından çıkarken, ilaçlar elinde durgun duran Merdan'ın beline sarılan Zülfiye;

- Merdanım eyiymişim değil mi? Ne dedi doktor? Diye sordu

- Yok bir şeyin beeee.. Benden sağlam. Dedi doktor, üzülme sen.

Merdan'ın yanağına kocaman bir öpücük nasıl kondu Merdan da anlamadı. Merdan üzülmesin diye işten çıkarıldıklarını bile demedi garibine.

Yılbaşı gecesiydi. Körpe gecekondusun da güldü eğlendiler, çoluk çocuk. Meyvelere, kuruyemişlere boğdu bebeciklerini. "Yeyin bebeler yeyin.. Bir yas daha büyüyeceksiniz haa!. bu aksam.." Dedi.

Ertesi gün öğlene doğru kapıya vurulan yumruk sesleri ile uyandılar. Yerinden fırlayan Merdan, birde ne görsün? Arkadaşı Nevzat sevincinden ağlıyordu.

- Kurtulduk Merdan kurtulduk..

- Ne o Nevzat? Dur hele bir anlat ne oldu?

- Büyük ikramiye dördümüze çıkmış.

- Deme ya..

- Elbet bak işte liste elimde..

Merdan çoluk, çocuk Zülfiye, ne yapacaklarınıi şaşırdılar.

Büyük ikramiye ile kendilerine bir daire aldılar, bir de süpermarket açtılar.Büyük oğlu da artık el işine gitmeyecekti. Allah yüzlerine bakmış, yoksulluktan kurtulmuşlardı.Köyünü de unutmamış, okuyamayan çocuklara yardımda etmişti.

Aradan bir yil geçmiş Zülfiye yine ağırlaşmıştı. Hastahaneye kaldırmışlar, bu sefer en son Merdan duymuştu. İşlerin yoğunluğundan evine bile geç saatlerde gitmekteydi. Merdan haber alınca hastahaneye koşar. Hasta odasına dalmak ister. Bir hemşire kolundan tutar "Yasak oraya girmeniz" der. Şaşırır Merdan. "Doktor izni olmadan asla.." der, hemsire. Zülfiye'nin doktoru belirir hemen giriş kapısında. Merdan doktorun yanına gider. "Nasıl doktor bey.?" Der. Tam o sırada hemşire koşarak gelir yanlarına.

- Doktor bey doktor bey Zülfiye'nin durumu iyi değil.

Doktor odaya koşar. Merdan arkasından. Merdanı sokmazlar odaya. Aradan 15-20 dakika geçer. Doktor kapıdan çıkar Merdan fırlar yerinden.

- Zülfiyem iyi mi doktor? Der.

Kolundan tutar doktor Merdan'ın.

- Başınız sağolsun, Zülfiye'yi kaybettik…

Merdan göğsüne yumrukları vurur, vurur. Saçını başını yolar. Zor zaptederler Merdanı. Sakinleşince Zülfiye'nin soğuk bedeni morga kaldırılır sedye ile.

Zülfiye karatoprak olmuştur. Bitmiştir gurbet kuşunun hikayesi. Merdan mezartaşında Zülfiye ye sesleniyordur:

- Buraya kadarmış bu dünyada heee?.... İşte.. Bu bizim hikayemiz işte.. işte.. işteeee. Zülfiye!.. Zülfiyeee... Bitmedi bitmeyecek..Öteki dünya da yanındayım.. bizim hikayemiz bitmeeez!…

Çocukları ile baş başa kalan Merdan, metaneti elden bırakmadı. Çocuklarını okutup adam etti. Bir gurbet hikayesi bitti böylece. Gurbete göçenlerin hazin hikayeleri milyonlarca. Hayat bir yandan verirken bir yandan da almakta. Tutmasını bilmekse hayatın en zor yanı. Gurbet hikayeleri hep anlatılır. Hep hayatın içinde yaşanır. Deveye sormuşlar; "Boynun niye eğri" diye. "Nerem dogru ki.?" demiş..
 


S1FR3K1R1C1

Üye
Emeğine Sağlık..
 
HuMuRGaN

HuMuRGaN

Üye
emegine saglık dostum
 
cllgr

cllgr

Üye
sagol kardeşde gece gece ammada acıklı bir hikaye bulmuşsun içimiz karardı.ama tabiki hayat zorluklarla dolu,hep bişeyler geliyor bir yandanda gidiyor.
 

esmercocuq35

Üye
ne kolayki bu hayatta herşey problem
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt