Görünmezlik teoride mümkün

Sponsorlu Bağlantılar

Ozan

Ozan

Admin
    Konu Sahibi
Görünmezlik teoride mümkün
Görünmezlik kavramı zihinleri kurcalayan bir tema oldu ABD'den bilimadamları, bir nesneyi teorik olarak görünmez hale getirmenin yolunu bulduklarını söylüyorlar.



Saygın bilim dergisi Nature'ın internetteki versiyonu olan [email protected] adlı sitede yayımlanan bir makaleye göre, bu fikri Pennsylvania Üniversitesi'ndeki iki uzman geliştirdi.

Andrea Alu ve Nader Engheta adlı elektronik mühendisleri üzerine örtüldüğü nesnenin görünmemesini sağlayacak bir örtü geliştirilebileceğini savunuyor.

Bu fikir uzun yıllardır edebiyat ve film dünyasına esin kaynağı olmuş, bilim kurgu eserlerinde sık sık kullanılmıştı.

Yıldız Savaşları, James Bond ve Harry Potter filmlerinde görünmezlik, kahramanı çoğu zaman en zor durumlardan kurtaran bir çözümdü.

Elektrik dalgaları

Yöntemin temelinde, plazmon adı verilen ve bazı metallerin yüzeyinde oluşan küçük elektrik dalgalarının kullanılması yatıyor.

Bu dalgalar bir nesneden yansıyan ve görülmesini sağlayan ışığı yutuyor.

Böylece asıl yüzey yerine, nesnenin gerisinde kalan şeylerin sanki arada hiç bir şey yokmuş gibi görülmesi öngörülüyor.

Tüm bunlar Yıldız Savaşları filmlerinde bir tuşa basılarak ekranlardan silinen uzay gemileri ile ilgili sahneleri anımsatsa da, uzmanlar buluşun şimdilik böyle bir imkan vermeyeceği uyarısında bulunuyor.

Bu yöntem ancak çok küçük nesneleri gizlemek için kullanılabilecek durumda.

Uzmanlar normal ışık altında görünmezlik için şu aşamada fazla başarılı olmasa da, yöntemin en azından radarlara karşı kullanılması ihtimali olabileceğini savunuyor.

:supriz:
 


MobiLe_ManiA

Üye
böyle waşşşşşşşş yazsam...:D
 

fresher

Üye
ya aslında cok sasırmadım okuyunca teoride zaman içinde gözetleme ve ısınlanma da mumkun...
 
Ozan

Ozan

Admin
    Konu Sahibi
Yani yaparım diyorsun :box:
 

fresher

Üye
hayır canım ben nasıl yapıcam :) ..ama cesitli yerlerde okumustum olabilecegini cok da mantıklı gelmişti bana..
 

Layblood

Üye
bu gorünmezlik olursa hayat çok kar1s1r yaw. :D
 
curunan

curunan

Üye
Unutmayın ki arkadaşlar.

İNSAN DÜŞÜNDÜĞÜ HERŞEYİ YAPABİLECEK KAPASİTEDEDİR.
 

Layblood

Üye
Curunan sana kat1lm1yorum.Düsüncen yanl1s bence.
 
curunan

curunan

Üye
ister katıl ister katılma bu zaten benim sözüm değil

inancın ne doğrultudadır bilemem ama bu söz yalan söylemeyeyim

ya Allah (c.c) yada Hz Muhammet (s.a.v) sözleridir...

Herkezin düşüncesine saygım vardır. bir başkasına zarar vermedikce...
 
oylat

oylat

Üye
görünmezlik UYGULAMADA DA mümkün!! ;;)
aşağıda bir zatın hayatını okuyunca görünmezliğin teoride olduğu gibi pratikte de mümkün olduğunu göreceksiniz.. aslında görünür ve görünmez olabilme "boyut" yada "buud" ile ilgili birşey..

"Abdullah Dağıstani, Hicri 1309, Miladi 1891’de Dağıstan’da gelenekten hekim olan bir aileye doğdu. Babası bir hekim , ağabeyi de Rus ordusunda general rütbeli bir cerrahtı. Manevi yolda bir Nakşbendiyye mürşidi olan dayısı Şerafeddin Dağıstanî tarafından küçüklüğünden itibaren özel bir özen gösterilerek eğitildi ve ruhi yönden yetiştirildi..

Şerafeddin Dağıstanî, kız kardeşinin Abdullah’a hamileliği sırasında ona şöyle dedi: “Şimdi karnında taşıdığın yavrunun kalb gözü açıktır. O, aynı anda hem Allah’la hem de halkla olabilme yeteneğini mükemmel olarak sergileyecektir . Doğum yaptığın zaman ona “Abdullah” adını verin. Çünkü o, kulluk sırrını taşıyabilen biri olacak. Tarikatı Arab ülkelerine yeniden yayacak, halefleri ise yolun sırrını Batı ülkelerine ve Uzakdoğu‘ya yayacak. O’na özel dikkat göstermelisiniz. Yedi yaşına geldiği zaman, ruhi yönden yetiştirmem ve manevi korumam altında yaşaması için O’nu bana vermelisiniz.”

Rebi-ul Evvel ayının 12. Perşembe gecesi, annesi Emine oğlunu doğurdu. Adını dayısının işaret ettiği üzere Abdullah koydular. Yedi yaşından itibaren dayısı Şerafeddin Dağıstanî’nin yanında kalıyordu. Çocuk yaşlarında iken Kur’an-ı Hakim’i ezberden okuyordu. Şeriat sınırlarını muhafaza etmekte son derece titizdi. Daha gençliğinde Fatiha suresini okuyarak hastaları tedavide ün kazanmıştı. Bir çok hastalıklar sebebiyle, çok insanlar ona getirilirdi. Böyle tedavi, sonsuz yeteneklerinden biriydi.

Doğduğu günlerde ( 19. yüzyıl sonları ) Dağıstan, Rusya’nın şiddetli baskıları ve Rus işgal ordularının korkunç zulümleri altındaydı. Köyün manevi lideri olan dayısı ve ünlü bir hekim olan babası, Dağıstan’dan, Türkiye’ye hicret etmeği düşünmeğe başlamışlardı. Bu hicretin manevi açıdan o zaman uygun olup olmadığı konusunda Abdullah’ın fikrini de sormuşlardı. Abdullah Dağıstani, bu vakayı daha sonra şöyle dile getirmiştir: “ O gece ben yatsı namazını kıldım, sonra abdestimi tazeleyip iki rekat namaz daha kıldım. Sonra, şeyhim olan dayım vasıtasıyla Peygamber Aleyhisselâm’a rabıta ederek tefekküre daldım. Peygamber(a.s.)’in bana doğru geldiğini gördüm. Peygamber Aleyhisselâm bana şöyle dedi: “Ey oğlum! Dayına ve köydeki koruculara söyle: Vakit kaybetmeden hemen Türkiye’ye göç etsinler.” Sonra ben, Peygamber (a.s.)’ı, beni kucaklarken ve O’nun kucağında kendimi kaybettiğimi idrâk ettim. Kendimi Kudüs’te Beyt-ül Makdis’in kubbesinden yukarı yükselirken gördüm. Bu yükselişte, Peygamber Aleyhisselâm, Miraç’a çıktığı zaman gördüğü gerçekleri kalbime aktardı. Bütün bu çeşitli bilgiler, ışıklı sözler olarak kalbime geldi ki, bunlar yeşil renk olarak başlıyor ve mora dönüşüyordu ; kalbime dökülen anlamlar ölçülemez miktardaydı. (...)”

Sonra dayımın omuzlarımdan beni sarstığını hissettim. Şöyle diyordu: “Ey oğlum, sabah namazını kılma vaktidir.”Dayımın arkasında ben ve üçyüzden fazla köylü sabah namazını cemaatle birlikte kıldık. Namazdan sonra dayım ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Yeğenime göç hususunda istihare yapmasını söyledim” Herkes merakla neler görüp işittiğimi söylememi bekliyordu. Dayım hemen şöyle devam etti: “Peygamber (a.s.), hepimizin Türkiye’ye gitmesine izin verdi.”

“Köyde bulunan herkes göç hazırlığına başladı. Dağıstan’dan Türkiye’ye doğru yolculuğa başladık. Bu öyle bir yolculuktu ki, hem en ufak bir kışkırtma olmadan adam öldüren Rus askerleri, hem de yol eşkıyaları tarafından önümüze çıkarılan bir çok tehlikelerle karşılaştık. Türkiye sınırına yakın bir orman içinde seyahat ederken, ormanın sınırdaki Rus askerleri tarafından kuşatıldığını biliyorduk. Fecr vaktiydi, dayım şöyle dedi: “Sabah namazımızı kılacağız ve namazdan sonra ormanı geçeceğiz.” Sabah namazını kıldık ve tekrar hareket ettik. Sonra Şeyh Şerafeddin Dağıstani, hepimize : “Durun!” dedi. Bir bardak su istedi. Birisi ona bir bardak su verdi. Yasin Suresi’nden 9.ayeti okudu: “Biz de onların önünde ve arkalarında birer engel oluşturduk ve görünmeyecek şekilde üzerlerini örttük.” Sonra dayım 12.surenin 64.ayetini de okudu: “Allah en iyi koruyandır, O merhametlilerin en merhametlisidir.” O, bu ayetleri okurken, herkes kalbini dolduran bir güven hissetti ve bütün göçmenlerin titrediğini gördüm. Allah o anda kalb gözümü açarak bana bir görüş nasib etti ve böylece Rus askerlerinin her taraftan bizi sardığını ve kuş uçurtmayacak şekilde , hareket eden her şeye ateş etmekte olduklarını gördüm. Daha sonra da aralarından geçip gittiğimizi ve kurtulduğumuzu idrâk ettim. Ormanı geçiyorduk ve Ruslar bizim ve hayvanlarımızın ayak seslerini bile duymadılar. Sınırın Türkiye tarafına geçinceye kadar, bizi hiçbir şekilde farketmediler. Güven içinde sınırı geçtik.”

Şeyh Şerafeddin okumasını bitirince, vizyon kayboldu. Daha önce getirilen suyu üzerimize serpti ve şöyle dedi: “- Şimdi harekete geçin, fakat hiç arkanıza bakmayın !...” Biz hareket ederken, her tarafta Rus askerlerini görebiliyorduk. Buna karşılık sanki biz görünmez olmuştuk. Ormanın içinden 20 mil kadar gittik. Bu gidiş sabahtan yatsı namazına kadar sürdü. Namaz kılma molası dışında hiçbir yerde durmadık ve biz hiç kimse tarafından görülmüyorduk. Rus ordusunun insanlara, kuşlara, hayvanlara ve hareket eden her şeye kurşun attıklarını işitiyorduk. Fakat biz, hiç kimse tarafından görülmeden ve vurulmadan geçip gittik. Ormandan çıkarak Türkiye’ye girdik.

NOT: Amerikalılar 80-90 yıl kadar önce doğulu bir alimden öğrendikleri "vefk" yoluyla böyle bir deney yapmışlar ve bir gemiyi tayfalarıyla birlikte yok etmişler..ancak bunu tam anlamıyla yapamadıkları için tayfalar dünyanın çeşitli yerlerinde gözükmüş ve ancak yanarak ölmüşler..
 
tolga80

tolga80

Üye
geçen günlerde bir televizyon programında , ince elastik bir ekran olarak niteleyebileceğim levha gözüme takıldı. Ekran diyorum çünkü görüntü sinyalini aktarabiliyordu. görünmezlik sadece teoride değil teknik olarak da mümkün gibi görünüyor.
 

Benzer Konular

Mad EagLe
Cevap
0
Görüntüleme
508
Mad EagLe
Cevap
5
Görüntüleme
1K
zombaka
spy ghost
Cevap
0
Görüntüleme
453
spy ghost


Üst Alt