Bülent ne yapacak?

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

delimakina

Üye
    Konu Sahibi
Bülent ne yapacak?
Bülent ne yapacak?


Galatasaray'ın efsanevi kaptanı Bülent Korkmaz, jübile mi yapacak yoksa 1 sene daha oynayacak mı? Bu sorunın cevabı merakla beklenirken Radikal gazetesi yazarı Banu K. Yelkovan ilginç tespitleriyle olaya ışık tutuyor.

Bülent Korkmaz


Aslında bu yazı daha önce yazılacaktı. Haziran başlarında Ozhan Canaydın'ın "Bülent'e jübile teklifi yapacağız. Eğer kabul ederse güzel bir şekilde vedalaşırız" beyanatını ilk okuduğumda. Aklımdan Galatasaray'ın son dönemde güzel bir şekilde vedalaştığı isimleri geçirmeye çalışıyordum ki, araya bir başka 'güzel veda' Ribery girdi.

O arada sezon Bülent'siz açıldı. Onun yokluğunda iki taraftarın tuttuğu bir pankart gelmişti açılışa: 'Kaptan devam, yönetim jübile.' Gerçi pek dikkate alındığını sanmıyorum, ne de olsa oligarşik bir kulüp Galatasaray, neyin doğru olduğunu taraftardan öğrenecek halleri yok. (Deneme yanılma yöntemiyle de pekâlâ öğrenilebiliyor.)

Tanıl Bora, Radikal Futbol dergisine yazdığı Bülent Korkmaz portresine "Metin Oktay'ı Galatasaraylı olmayanların da, Aykut Kocaman'ı Fenerbahçeli olmayanların da, Metin Tekin'i Beşiktaşlı olmayanların da sevip saymasını sağlayan özellikler onda yok. Tersine Galatasaraylı olmayanları ondan soğutacak özellikler var. Ama o, Galatasaray dışındaki takımların taraftarlarınca 'büyük bir rakipti' diye hatırlanmayı hak ediyor" diye başlamıştı. Gerçekten de Galatasaraylı olmayan ve onu saha dışındaki haliyle tanımayanlar için çok sempatik bir figür olduğu söylenemez, kabul. Ben de tanımıyorum şahsen, ama onun maç bitip de dışarı çıkınca dünya efendisi, ailesine düşkün, 'Bir futbol bilirim, bir Formula 1' şeklinde bir insana dönüştüğünü söyleyenlerin sayısı, bunu bir gerçek kabul etmemizi sağlayacak çoklukta.

Yine Tanıl Bora'nın dediği gibi 'Bir faul ya da sert müdahale sonucu yere düştüğünde, akrobatik bir hamleyle anında doğrulup eliyle 'kart kart' işareti yaparak hakemin üzerine yürümesini', 'Yere düşmesinin doğal sonucu süsü vererek veya ölümcül bir darbe aldığı izlenimi yaratarak yanındaki-yöresindeki rakip oyuncuları terorize edecek şekilde biçerdöver gibi dönüp yuvarlanmasını', 'Tasvip etmediği düdüklere korkunç bir skandalla karşı karşıyaymışçasına dehşetli ifadelerle tepki göstermesini', 'Yabancı hakemlere işaret parmağını iki yana sallayarak 'no.. no..' yapmasını' vs. unutmuş değilim. Ama kolu çıktığında yerine takıp oyuna devam ettiği, 40 derece ateşle oynadığı maçları, skor ne olursa olsun kazanma hırsını asla kaybetmediğini, omuzlarını hiç düşürmediğini ve Galatasaray taraftarının sahadaki temsilcisi olarak Bülent'i seçmiş olduğunu da kimse unutmamalı o vakit.

Ben Bülent'i, herkesin ona Cesur dediği yıllarda uzaktan tanıdım. Bizim için pek fetişik bir yazdı 86 yazı; bir yandan kulüpte basketbol oynuyoruz, kalan bütün zamanımızı da o antrenman senin, bu antrenman benim, branş ayırt etmeksizin seyretmekle geçiriyoruz.

O sıralar Florya'nın terk edilmiş bir kovboy kasabasından pek farkı yok zaten. Bülent ve Tugay'ın A takıma ilk çıktıkları yıl. Bülent tesis kapısının tam karşısındaki apartmanda oturuyor, evden çıkıp aradaki caddeyi geçince kulübe girmiş oluyor. Antrenman öncesi koşa koşa geçiyor caddeyi şortla. Tıpkı bizim gibi, alakasız antremanları seyrederken görüyoruz onu. Bizden sonra, tesislerde en çok zaman geçiren şahıs olabilir.
İyi bir güncelleme isteyen resmi sitesinin açılış sayfasında 'Bu hayat burada biter' yazıyor. Oynadığı takımlar hanesinin karşısında sadece Galatasaray yazan bir oyuncuya bu kadarı çok görülmemeli.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt