Argonautlar Seferi

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
HeiLmasTer®

HeiLmasTer®

Üye
    Konu Sahibi
Argonautlar Seferi
Karadeniz Ereğlisi Zonguldak’a bağlı bir liman kasabası olup eski kayıtlarda Herakleia Pontike olarak geçer. Ereğli’nin antik adının menşei Yunan mitolojisi’nin efsanevî kahramanı Herakles’e dayanmaktadır. Grekçe Herakles (Latincesi: Hercules) adı zamanla halk arasında “Ereğli” biçimine dönüşmüştür. Herakles bilhassa Dor boylarının kahramanlık görüş ve anlayışlarını benliğinde toplayıp bir ulusal kahraman niteliğini kazanmış ve aynı zamanda da insanın doğa karşısındaki mücadele ve metanet gücünün bir simgesi olarak kabul görmüştür.

Argonautlar Seferi

Herakleia Pontike’nın ilk kuruluş tarihi hemen hemen tüm kaynaklarda M.Ö. 550 olarak gösterilmektedir. Bu tarih Megaralı ve Boitialı Dor göçmenlerin bölgeye gelişine rastlamaktadır. Ancak ilgi çekici bir husus bu kentin ilk kuruluşu ve adlandırılışının efsanevî bir şekilde M.Ö. 1200’lere çıkarılışıdır. Tabi bu durumda kasabanın ilk kuruluşu hakkındaki tarihi gerçek kayıtları efsanevî bilgilerden ayırdetmek gerekmektedir. Çünkü Herakleia Pontike’nın M.Ö. 1200’lere çıkan Mariandyn bir geçmişle ve kahraman kurucusu Herakles’le özdeşleştirmesi tamamen ideolojik bir amaca dayanmaktadır. Bu da Dor mitolojisini Mariandyn mitolojisiyle özdeşleştiren efsane yazımını başlatan Klearchos (M.Ö. 4. yy) zamanında olmuştur. Ünlü Yunan filozofu Platon’un öğrencilerinden olan Klearchos’un Herakleia’da aristokrat idare hüküm sürerken başgösteren anayasa kavgaları ve politik karışıklıklar sonrasında hükümdarlığı ele geçirdiğini ve bundan sonra büyük bir ihtimalle ideolojik ve siyasî amaçlarla da uyuşan efsane yazımının başlatıldığını söyleyebiliriz.

İlk Çağ’ın büyük destansı öykülerinden olan “Argonautlar Seferi”nde Mariandynler’in ülkesinden söz edilir. Bu konu önce Dor şairi Pindaros tarafından işlendikten sonra tamamlanmış haliyle M.Ö. 3. yy.’da yaşamış ünlü mythos yazarı Apollonios tarafından anlatılır. Daha sonra Apollodoros tarafından da işlenmiştir.

Sefere çıkan Argo Gemisi Karadeniz’in Kolkhis ülkesinde Altın Post’u aramaya giden kahramanlar için Usta Argos (Hızlı anlamında) tarafından yapılmış elli beş kürekli bir gemidir. Bu sefere katılan Argonautlar (Argo Gemicileri) Troya efsanesi kahramanlarından önceki kuşaktandır. Bunların en ünlüleri arasında Iason (Lat. Jason) Argos (gemi ustası) Tiphys (dümenci) Orpheus (ozan) Idmon Amphiarasos ve Mopsos adlı biliciler Boreas’ın oğulları Kalais’le Zetes Kastor’la Polydeukes Peleus’la Telamon Meleagros ve Herakles yer almaktadır. Altın Post ise bir zamanlar Athamas’ın çocukları Phriksos’la Helle’yi sırtına alıp Yunanistan’dan Karadeniz’deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun pöstekisidir. Kız kardeşi Helle Boğazları geçerken denize düşünce Phriksos tek başına Kolkhis’e varır ve kendisini iyi karşılayan Aietes’e Zeus’a kurban ettiği koçun altından olan postunu verir. Aietes de bu eşsiz postu tanrı Ares’e adanmış bir korulukta saklar.

Altın Post’u getirmek zorunda kalan Iason bu sefer için Yunanistan’daki tüm yiğitleri toplar ve Phriksos’un oğlu ünlü usta Argos’a bir gemi yaptırarak ve tanrıça Athena’dan yardım görerek yola çıkar. İlk durak Lemnos adasıdır sonra Semendirek adasına oradan Mysia kıyılarına (Mudanya limanı) varır. Bir zorunluluk sonucu Herakles’i burada bırakarak hareket eden gemi Kadıköy’e ve Boğaz’a varır. Boğaz’ı geçip Karadeniz’e açılan geminin ilk durağı Mariandynler’in ülkesi olur. Burada Kral Lykos onları iyi karşılar. Ancak bir talihsizlik sonucu burada bilici Idmon ve dümenci Tiphys ölür.

Bu yolculuğa başlanmadan önce bakılan falda da Idmon’un bu seferden sağ dönemeyeceği çıkmıştı. Şafak vakti Argonautlar Kral Lykos’un hediyelerini gemiye ***ürürlerken sazlıkların içindeki bir yaban domuzu ürkerek Idmon’u boynuzlamak suretiyle öldürür. Argonautlar hemen domuzu öldürürlerse de Idmon’u kurtarmak mümkün olmaz. Üç gün yası tutulan Idmon burundaki tepenin yamacına gömülür ve mezarın üstü tümsek şeklinde belirginleştirilerek anı olarak da bir zeytin ağacı dikilir. Bu ölümden dolayı olan gecikme sırasında dümenci Tiphys de bilinmeyen ve belki de Akheron nehrinin bataklıklarından gelen bir hastalıkta ölür. Tiphys de burunda arkadaşına yakın bir yerde gömülür. Böylece “Altın Postu Arayış” on iki günlük acılı bir gecikmeye uğrar. Iason’un ve Argonautlar’ın morali çok bozuktur. Ancak Ancaeus dümenci olarak Tiphys’in yerine geçer ve arkadaşlarını karamsarlıktan kurtararak yola devam etmelerini sağlar.

Apollonios’un anlatımına göre Idmon ve Tiphys’in gömülü olduğu Acherusian höyüğü askerî bölge içine denk düşmekte olup Tim Severin tarafından da üstü çimenlerle ve küçük ağaçlarla kaplı olduğu ifade edilmiştir.

Bu tip mezarlar iskeletler fethedilen topraklarda hak iddiası amacına hizmet etmiştir. Herakleia’ya kolonistler geldiğinde çok sayıda Grek kahramana ait kutsal mezarlar da bu kapsama giriyordu. Boitia kökenli Idmon ve Tiphys’in mezarlarının yanısıra Herakles’in arkadaşı Sthenelos’un mezarı da bunlardan biriydi.

Herakles de Mariandynia’ya Kerberos’un peşinden gelmiştir. Bu Cehennem Köpeği’nin salyasının aktığı yerlerde zehirli Aconite (haşhaş) bitkisinin yetiştiği söylenir. Bu bitkiye Ereğli civarında rastlanmaktadır. Herakles yine efsaneye göre Amazon Kraliçesi’nin mücevherli kemerini bulmaya gittiğinde de Mariandynia’dan geçmiş ve bölge halkına kabile savaşlarında yardım etmiştir.

Ayrıca Herakleia Pontike’nin efsanevî olarak Delphi Hatifi’nin (Boitia kökenli Idmon) kehanetine göre kurulduğu da efsanede yeralmaktadır. Trogus’un 16. kitabında sözü edilen bu efsaneye göre: Delphi Hatifi bir salgın hastalıktan acı çeken ve Phokialılar’la savaş korkusuyla tehdit edilen Boitialılar’a eğer kötü yazgıdan kurtulmak istiyorlarsa Pontos kıyısında bir koloni kurmalarını ve bunu Herakles’e adamalarını buyurmuştur.

Herakleia’nın kuruluşu hakkında bilgi veren kaynaklarla kült ve efsanelerde bazı Boitia kentlerinin adı geçmekte olup bu durum kentin kolonizasyonu sırasındaki etnik oluşuma ışık tutmaktadır. Bunlar arasında: Theban Tangara Thespiai Potniai Siphai ve Aphormion sayılabilir. Aynı şekilde Krenides Ochomenos Thibais Koralios Orminion ve Posideion gibi adlar da Boitia varlığına işaret eder. Altı Boitia kitabesinde de Herakleia’dan söz edildiği saptanmıştır. Bu dolaylı kanıtlarla Herakleia’nın Dorlarca kolonizasyonu sırasında buraya gelen Boitialılar’ın aristokrat-jeneolojik bir yapısı olduğu anlaşılır. Bu adlar aynı zamanda kültlerle ve mitolojik aktarımlarla da bağıntıya girer.

Kurnaz bir yönetici olan Klearchos kendini Herakleia’da hükümdar olarak göstermekten ziyade hakimiyetinin kaynağını tanrı katına dayamayı amaçlamış ve Mariandyn mitolojisini kendi siyasi emelleriyle bütünleştirmeye çalışmıştır. Böylece Dor kökenli mitoloji ile Mariandyn mitolojisi özdeşleştirilmiş ve kentin efsanevî kuruluşu M.Ö. 1200’lere çıkarılarak Mariandyn Kralı Titias (Oupios)’un Herakles’in yardımıyla hükümdar olduğu ve bu zaman süresince Mariandynler’in huzurlu bir yaşam sürdüğü ifade edilmiştir.

Bütün bu bilgilerin ışığında Herakleia’nın M.Ö. 1200’lerdeki kuruluş efsanesi ile ilgili aktarımların büyük bir ihtimalle Klearchos tarafından başlatıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu efsanevî kuruluşa dair karşılaştığımız anlatımları Herakleia Pontike’nin gerçek kuruluş tarihi ile karıştırmamak gerekmektedir. Dolayısıyla yukarıda da belirttiğimiz gibi kentin gerçek kuruluş tarihini M.Ö. 550’lere denk düştüğü şüphe ***ürmez bir gerçek olarak açıklık kazanmaktadır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer Konular

Doğuş Pertez
  • Kilitli
Cevap
0
Görüntüleme
484
Doğuş Pertez
Doğuş Pertez
Cevap
0
Görüntüleme
743
Doğuş Pertez
HeiLmasTer®
Cevap
0
Görüntüleme
1K
HeiLmasTer®
HeiLmasTer®
Cevap
0
Görüntüleme
577
HeiLmasTer®


Üst Alt