Liderlik nedir ? Lider olmak isteyenler okuyalım !!!

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
alperen1313

alperen1313

Üye
    Konu Sahibi
Liderlik nedir ? Lider olmak isteyenler okuyalım !!!
Koltuğa oturmak, koltuğun altında kalmak

Liderlik ve yönetim pek çok insanın talep edebileceği bir istektir. Kendisini ehil gören bir mü''minin liderlik veya yöneticilik talebinde bulunması sakıncalı da değildir. Ancak oturulacak koltuğun yeri önemlidir. Mü''min, üzerinde oturacağı bir koltuğu talep eder.

Koltuğun altında kalmak mü''min için zillettir. Koltuk, mü''mini ezmeye başladığında maksatla pratik arasında çelişki oluşmuş demektir. Nasıl bir mü''min, abdest ve diğer şartlarını hazır ederek namaza başladığı halde, namaz içindeki bir arızadan ötürü namazı bozulabiliyorsa, siyasette de ilk çıkılan noktadan sapmalar oluştuğunda niyet bozulduğu için geri çekilmeyi, arızalanan bölümü tamir etmeyi denemek gerekmektedir. Çıkış noktalarından taviz vererek yola devam edilmesi halinde, Allah için ele alınan bir işten cehenneme girilecek bir gerekçe hazırlanmış olur ki bunun adı felakettir.

Koltuğunu kalbine gömmüş mü''min örnekleri yüzünden Müslümanlar siyasete soğuk bakar olmuşlardır. Koltukla beraber yeni bir çevre oluşacaktır elbette. Tıpkı insanın evlenmesiyle yeni bir çevreye de sahip olması gibidir bu. Evlenip yeni bir çevre edinen öz anne ve babasını, kardeşlerini yok saymayacağı gibi, siyasetle iştigal edenler de beraber sabah namazı kıldıkları ilk çevrelerini dağıtmamalıdırlar ki, koltuk onların üzerine oturmuş olmasın.

İstişarenin önemini idrak etmiş bir mü''min olarak, mü''min kardeşleriyle sürekli istişare eden, istişare sonucunu da kendisi için bağlayıcı gören bir mü''min yönetici yanılma ihtimalini azaltacağı gibi yanıldıklarından ötürü vebale girme riskini de azaltır.

Siyasetin çizgileri

Çevremizde siyasetçi olarak görmek zorunda kaldığımız şahsiyetlerin siyasete ait kadroları doldurmuş olmaları, İslam''ın siyasetçi tipinin onlar gibi olduğuna delalet etmez elbette. İmam Buharî''nin rivayet ettiği bir hadisi şerifte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ibadet olan bir siyaseti yapan kişinin beyin yapısını tahlil ederek önümüze koymaktadır. Koltuğa yerleştiği günle ertesi gün arasında çizgi farkı oluşturanlar, koltuğu kullanma amacını saptıranlar ve koltuğu ilahlaştıranlar için bu çizgiler oldukça önemlidir.

İş zamanı adı anılıp, iş vakti geçince adı unutulan, hizmette sadakatine rağmen toplantılara alınmaya bile uygun görülmeyen, her işin adamı, her zamanın elemanı olan ama bir türlü öne çıkarılmayan, tipi beğenilmeyen isimsiz kahramanları tanıtıyor hadisimiz. Kılık kıyafeti, makamı, menfaati putlaştıranları önümüze koyuyor. Hepimiz bu hadisi şerifi ilke edinmeliyiz:

''Altın kulu, gümüş kulu, kadife kumaş ve zencefil kulu kahrolsun. Böylesine verilse memnun olur, verilmezse küser.

Böylesi sürünsün, zarar içinde olsun. Vücuduna diken battığında cımbızla çıkaran bulunmasın!

Cennet, hayır ve saadet şu kula layıktır:

Allah yolunda cihad için atının dizginini tutmuş, başı dağınık, ayakları tozludur. İleri bir göreve verilecek olsa orada hizmet eder. Geri hizmetlerden birine verilse oradaki görevi yapar. Bir meclise girmek için izin isteyecek olsa izin verilmez, aracılık yapmak istese aracılığını kabul eden olmaz.'' [Buharî, Cihad, 69]

Liderlik, yöneticilik büyük bir sorumluluktur

Lider olmak için kendini zorlayanların liderliğin akıbetini düşünmeleri gerekmektedir. Mesele sadece maaşı helal etme meselesi değildir. Çalarken yakalanmamış olmak, uhrevi mesuliyetten kurtulmaya yetmez. Müslümanların işini görmek üzere sorumluluk üstlenenler, camide namaz kıldıran imamlardan daha az sorumlu değildirler. Siyaset ve yöneticilik bir ibadettir. Yerine getirilirken sürekli abdestli bulunulması gerekmiyor diye ibadet olma vasfını kaybetmiş değildir. İbadet ise olduğu gibi sorumluluktur.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

''Müslümanların işlerinden bir işte görev alıp da onlar için gayret etmeyen, onlarla beraber cennete giremez.'' [Müslim, İmare, 5 (4708) Benzer bir rivayet için de bkz. Buharî, Ahkâm, 8 (7150)]

Şu hadisleri sorumluluk almak için kendini zorlayan herkes dikkate almalıdır:

''Siz, liderlik için çırpınacaksınız. Kıyamet günü ise pişmanlık olacaktır o.'' [Buharî, Ahkâm, 7 ( 7147)]

''On kişiye lider olmuş biri yoktur ki kıyamet günü elleri kelepçeli gelmiş olmasın; ya adaleti onu çözer ya da zulmü öyle bırakır.'' [Terğib ve terhib, 3368.hadis]

Ashabın önde gelen isimlerinden olan, Enes bin Malik''in kardeşi Bera bin malik radıyallahu anh zühdü ve takvasıyla bilinen biriydi. Duası makbul ibadeti titizdi. Buna rağmen Ömer bin Hattab radıyallahu anh, ordu komutanlarına Bera bin Malik''i komutan yapmamaları için uyarmıştı. Çünkü Bera bin malik radıyallahu anh ölümü göze almış, yiğit bir sahabiydi. Şehadete koşuyor, geride bıraktıklarını unutuyordu. Öyle birinin emretme yetkisini Müslümanlar üzerinde kullandığında, Müslümanların zarar edebileceği ama onun şehadetiyle kâr etmiş olacağı keskin kararlar vermesi muhtemeldi. Liderlik ise geniş düşünmeyi gerektiren bir konumdu.

Lider için iki destek

Bu desteklerin birincisi, zayıflardır. Müslümanların zavallı, kimsesiz, çaresiz tipleri servet içinde yüzenlerinden daha yakın dururlar Allah''a. Yönetimde başarı, savaşta zafer onların dua ettiği taraftadır. Şu hadisi şerif çok düşünülmesi gereken bir hadistir:

''Allah bu ümmete zayıfları sayesinde yardım eder. Onların duası ve namazı, ihlası ile yardım görürsünüz.'' [Nesai, Cihad, 43 (4372)]

Desteklerin ikincisi ve en önemlisi de, Allah Teâlâ''nın bizde göreceği amellerdeki ihlasa ve gayrete göre bize yardım edeceği gerçeğidir. Cihadın ve çalışmanın edebiyatı bizi şişirebilir ama Allah''ın yardımı, iyi edebiyat yapanlar için değil salih amelleri olanlar içindir. Buharî Cihad bölümünün ön üçüncü başlığını Ebu''d-Derda radıyallahu anhı bir sözü ile başlatmaktadır. Diyor ki: ''Siz, amelleriniz sayesinde savaşabilirsiniz.''

Düşünce kutusu

Bir Müslüman''ın yetenekleri, tecrübeleri ve imkânları nedeniyle diğer Müslümanların üzerine yönetici olmayı, bir birimi idare etmeyi talep etmesi onun bir hakkı olduğu gibi, Müslümanlara verebileceği bir becerisi olanın da onu vermesi İslam''ın onun üzerindeki hakkıdır. Bir hastayı tedavi etmek doktorun üzerindeki insanlık hakkı, onun da ücret alması doktorun insanlar üzerindeki hakkı oluyor da idari birikimi olan bir Müslüman''ın tecrübelerini ümmetinin lehinde kullanması neden hak olmuyor?

"Koltuğunu kalbine gömmüş mü''min örnekleri yüzünden Müslümanlar siyasete soğuk bakar olmuşlardır. Koltukla beraber yeni bir çevre oluşacaktır elbette. Tıpkı insanın evlenmesiyle yeni bir çevreye de sahip olması gibidir bu. Evlenip yeni bir çevre edinen öz anne ve babasını, kardeşlerini yok saymayacağı gibi, siyasetle iştigal edenler de beraber sabah namazı kıldıkları ilk çevrelerini dağıtmamalıdırlar ki, koltuk onların üzerine oturmuş olmasın.

Nureddin Yıldız

08 MART 2009
 
  • Beğen
Tepkiler: anl_tr, Dogus Pertez ve Salih Baba™
Doğuş Pertez

Doğuş Pertez

Admin
Teşşekkürler.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt