mürteza16
Üye
Sırrı Çözülemeyen 3 Esrarengiz ve Gerçek Hikâye
Sırrı çözülemeyen 3 esrarengiz ve gerçek hikâye:
1) 2000 yılında Kimberly Rivers adında genç bir kadın gördüğü bir rüya yüzünden psikolojik tedavi gördü. Söylediğine göre; rüyasında sisli bir tapınaktan sinsi ve korkutucu bir gülümseme olan insansı bir yaratık ağzından kan damlaya damlaya bastığı yerleri kanla lekeleyerek ona yaklaşıyor ve "Geliyorum." diyordu. Bu rüyayı her uykuya dalışında gördüğünü söylüyordu ve her gün yaratık biraz daha yaklaşıyor diyordu. Bu durumdan kurtulması için yaklaşık 10 ay tedavi gördü. En sonunda iyileşti ve 16 Kasım sabahı taburcu edildi.
Taburcu edildikten 1 hafta sonra evinde ölü bulundu. Eve yatak odasının kapısının karşısındaki pencereden girilmişti. Yerde kanlı ayak izleri bulan polisler kızı
kafasının kesici bir alet olmaksızın kopartılmış olduğunu ve yatağın yanındaki duvarda kanla yazılmış olan şu sözlerin olduğunu belirttiler: "Neden ona inanmadınız?"
2) 1999 depreminde bir bayan doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastaneye gidiyorlarmış. Taksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamış. Tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş. Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış çünkü bütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış.
3) Rusya'da birkaç bilim adamı yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanın çığlık seslerini duyuyorlar.
1) 2000 yılında Kimberly Rivers adında genç bir kadın gördüğü bir rüya yüzünden psikolojik tedavi gördü. Söylediğine göre; rüyasında sisli bir tapınaktan sinsi ve korkutucu bir gülümseme olan insansı bir yaratık ağzından kan damlaya damlaya bastığı yerleri kanla lekeleyerek ona yaklaşıyor ve "Geliyorum." diyordu. Bu rüyayı her uykuya dalışında gördüğünü söylüyordu ve her gün yaratık biraz daha yaklaşıyor diyordu. Bu durumdan kurtulması için yaklaşık 10 ay tedavi gördü. En sonunda iyileşti ve 16 Kasım sabahı taburcu edildi.
Taburcu edildikten 1 hafta sonra evinde ölü bulundu. Eve yatak odasının kapısının karşısındaki pencereden girilmişti. Yerde kanlı ayak izleri bulan polisler kızı
kafasının kesici bir alet olmaksızın kopartılmış olduğunu ve yatağın yanındaki duvarda kanla yazılmış olan şu sözlerin olduğunu belirttiler: "Neden ona inanmadınız?"
2) 1999 depreminde bir bayan doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastaneye gidiyorlarmış. Taksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamış. Tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş. Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış çünkü bütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış.
3) Rusya'da birkaç bilim adamı yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanın çığlık seslerini duyuyorlar.