CABBAR
Üye
Yumurta Kabuğu
Otobüste kabir azabı :
merhaba arkadaşlar. sizlerden bayağı bir
süre ayrıydım. geçen zaman zarfında
başımdan fazla olay geçmediği için sizlere
anlatacağım pek bir şey yok. benim halime
üzülüyor, acımı benimle paylaşıyorsunuz.
bunu ne kadar mesajlarınızda yansıtmasanız da içinizdeki o acıma
duygusunu hissediyorum. mesajlarınıza
bakarak ağladığım günler de oldu. benimle
ne kadar dalga geçseniz de sizlere saygı
duyuyorum. fakat öyle bir olay geçti ki
başımdan şimdi aklıma geldi inanın elim ayağım titriyor. annemle teyzemlere
gitmek için otobüse atladık. otobüslerden
nefret ediyorum çünkü kusmaktan
korkuyorum. evet, beni araba tutuyor
arkadaşlar. otobüste yolculuk yaparken
ecel terleri döküyor, kabir azabı çekiyorum. ilk on dakika her şey gayet
güzel gidiyor fakat daha sonra o ızdırap
başlıyor. insan kendini çaresiz hissediyor.
eğer kusarsam herkesin gözü benim
üstümde olacaktı. inatla tutmaya
çalışıyordum. eğer poşet istersem tüm benliğimi kaybedecek, oracıkta hayattan
kopmuş bir insan olacaktım. teyzemlere
varmak üzereydik. son 5-10 dakika bir şey
kalmıştı. işte o an gelmişti. evet
kaybetmiştim bu mücadeleyi. her şeyin
bittiği an gelip çatmıştı. kusmuştum. hem de poşet isteyemeden. belki de sonumu
kendim hazırlamıştım. yerler berbat
olmuştu. çok şiddetli kusmuştum. öndeki
iki bayanın saçlarına da sıçradığını
gördüğüm anda adeta beynim kilitlenmişti.
biri bana dönüp "sen ne kadar iğrenç, şeysin öyle poşet istesene be dangalak"
dedi. içimden alın silahı da çekip vurun
beni dedim. ama içimden dedim. çünkü
özgüven yoksunu, onlara tek bir kelime
edecek kadar cesareti olmayan bir insanım
ben. muavin neden poşet istemiyorsun diye azarlamaya başlayınca, savunmaya
geçip karşı çıkmalıydım fakat onu da
beceremedim. tiksiniyorum kendimden.
annemi de orada rezil ettim. en sevdiğim
varlığın oracıkta yerin dibine girmesine
sebep oldum. ama anneme şu yönden çok kızdım. sabah sabah yumurta
yedirmemeliydi bana. yumurtayı çok
severim fakat yolculuk öncesi yaramıyor.
her şeyim yanlış ilerliyor. bana otobüs
yolculuklarında kusmamamı sağlayacak,
bildiğiniz bir hap var mı? bu arada sizce intihar etmeli miyim?
- - - Eklendi - - -
Pantolonum ıslandı merhaba arkadaşlar. bugün başımdan
geçen olayı anlatacağım. annem ekmek
almam için bakkala gitmem gerektiğini
söyledi. uffladım puffladım en sonunda
keten pantolonumu, siyah desenli
kazağımı ve montumu üstüme çekerek dışarıya yelken aldım. hava yağmurluydu
ve ben yağmurlu havalarda yürümeyi hiç
sevmiyorum. bu durum beni iyice
mutsuzluğa itmişti. telefonumu da yanıma
aldım ve hep elimde taşıma gereği
duydum. hani bazı insanlar telefonu elinde taşırlar ya işte ben de onlar gibi olmak
istedim. monoton bir hayatım olduğu için
biraz değişikliğe ihtiyacım vardı. içimden
hep kendimi kandırıyordum fakat dışarıya
başka birisiymişim izlenimi veriyordum. bu
durum aslında içimi acıtıyordu. kendim olamıyordum. bir de üstüne numaradan
telefonla birisiyle konuşuyormuşum
izlenimi verince iyicene utandım
kendimden. duraksadım, başım döndü ve
bir yere oturdum. oturduğum yer bir
kafeydi. kafede herkes sevgilisiyle birlikte konuşuyor, eğleniyor, yalandan da olsa
birbirlerine bir şeyler besliyorlardı. içim
acıdı. oracıkta ölmek istedim. neden benim
bir sevgilim yok diye sorgulamaya
başlamışken tam o sırada hızlı bir şekilde
gelen araba yoldaki sıçrattığı su ile beni baştan aşağı ıslattı. hafif çamurlu, asfalt
kokan bir suydu. telefonum dahil her
şeyim ıslanmıştı. keten pantolonum gri
renkti ve ıslandığı zaman çok belli
oluyordu. kot pantolonum çalındığı için
ince olan keten pantolonumla idare ediyorum. daha sonra ekmeği alır almaz
mahalleye giriş yaptım. o sırada
mahallenin ufak çocukları yani benim
korkulu rüyalarım bana yine laf attılar.
"altına mı işedin lan" diyerek benimle alay
ettiler. onlara durumu anlatmak isterdim fakat onlar da sizin gibi bana
inanmayacaklarından sustum ve eve
girdim. sizce intihar etmeli miyim?
merhaba arkadaşlar. sizlerden bayağı bir
süre ayrıydım. geçen zaman zarfında
başımdan fazla olay geçmediği için sizlere
anlatacağım pek bir şey yok. benim halime
üzülüyor, acımı benimle paylaşıyorsunuz.
bunu ne kadar mesajlarınızda yansıtmasanız da içinizdeki o acıma
duygusunu hissediyorum. mesajlarınıza
bakarak ağladığım günler de oldu. benimle
ne kadar dalga geçseniz de sizlere saygı
duyuyorum. fakat öyle bir olay geçti ki
başımdan şimdi aklıma geldi inanın elim ayağım titriyor. annemle teyzemlere
gitmek için otobüse atladık. otobüslerden
nefret ediyorum çünkü kusmaktan
korkuyorum. evet, beni araba tutuyor
arkadaşlar. otobüste yolculuk yaparken
ecel terleri döküyor, kabir azabı çekiyorum. ilk on dakika her şey gayet
güzel gidiyor fakat daha sonra o ızdırap
başlıyor. insan kendini çaresiz hissediyor.
eğer kusarsam herkesin gözü benim
üstümde olacaktı. inatla tutmaya
çalışıyordum. eğer poşet istersem tüm benliğimi kaybedecek, oracıkta hayattan
kopmuş bir insan olacaktım. teyzemlere
varmak üzereydik. son 5-10 dakika bir şey
kalmıştı. işte o an gelmişti. evet
kaybetmiştim bu mücadeleyi. her şeyin
bittiği an gelip çatmıştı. kusmuştum. hem de poşet isteyemeden. belki de sonumu
kendim hazırlamıştım. yerler berbat
olmuştu. çok şiddetli kusmuştum. öndeki
iki bayanın saçlarına da sıçradığını
gördüğüm anda adeta beynim kilitlenmişti.
biri bana dönüp "sen ne kadar iğrenç, şeysin öyle poşet istesene be dangalak"
dedi. içimden alın silahı da çekip vurun
beni dedim. ama içimden dedim. çünkü
özgüven yoksunu, onlara tek bir kelime
edecek kadar cesareti olmayan bir insanım
ben. muavin neden poşet istemiyorsun diye azarlamaya başlayınca, savunmaya
geçip karşı çıkmalıydım fakat onu da
beceremedim. tiksiniyorum kendimden.
annemi de orada rezil ettim. en sevdiğim
varlığın oracıkta yerin dibine girmesine
sebep oldum. ama anneme şu yönden çok kızdım. sabah sabah yumurta
yedirmemeliydi bana. yumurtayı çok
severim fakat yolculuk öncesi yaramıyor.
her şeyim yanlış ilerliyor. bana otobüs
yolculuklarında kusmamamı sağlayacak,
bildiğiniz bir hap var mı? bu arada sizce intihar etmeli miyim?
- - - Eklendi - - -
Pantolonum ıslandı merhaba arkadaşlar. bugün başımdan
geçen olayı anlatacağım. annem ekmek
almam için bakkala gitmem gerektiğini
söyledi. uffladım puffladım en sonunda
keten pantolonumu, siyah desenli
kazağımı ve montumu üstüme çekerek dışarıya yelken aldım. hava yağmurluydu
ve ben yağmurlu havalarda yürümeyi hiç
sevmiyorum. bu durum beni iyice
mutsuzluğa itmişti. telefonumu da yanıma
aldım ve hep elimde taşıma gereği
duydum. hani bazı insanlar telefonu elinde taşırlar ya işte ben de onlar gibi olmak
istedim. monoton bir hayatım olduğu için
biraz değişikliğe ihtiyacım vardı. içimden
hep kendimi kandırıyordum fakat dışarıya
başka birisiymişim izlenimi veriyordum. bu
durum aslında içimi acıtıyordu. kendim olamıyordum. bir de üstüne numaradan
telefonla birisiyle konuşuyormuşum
izlenimi verince iyicene utandım
kendimden. duraksadım, başım döndü ve
bir yere oturdum. oturduğum yer bir
kafeydi. kafede herkes sevgilisiyle birlikte konuşuyor, eğleniyor, yalandan da olsa
birbirlerine bir şeyler besliyorlardı. içim
acıdı. oracıkta ölmek istedim. neden benim
bir sevgilim yok diye sorgulamaya
başlamışken tam o sırada hızlı bir şekilde
gelen araba yoldaki sıçrattığı su ile beni baştan aşağı ıslattı. hafif çamurlu, asfalt
kokan bir suydu. telefonum dahil her
şeyim ıslanmıştı. keten pantolonum gri
renkti ve ıslandığı zaman çok belli
oluyordu. kot pantolonum çalındığı için
ince olan keten pantolonumla idare ediyorum. daha sonra ekmeği alır almaz
mahalleye giriş yaptım. o sırada
mahallenin ufak çocukları yani benim
korkulu rüyalarım bana yine laf attılar.
"altına mı işedin lan" diyerek benimle alay
ettiler. onlara durumu anlatmak isterdim fakat onlar da sizin gibi bana
inanmayacaklarından sustum ve eve
girdim. sizce intihar etmeli miyim?