tragedie
Emekli Yönetici
Türksat 2013te uzaya 2 yeni uydu gönderecek
Afrika, Avrupa ve Asya’nın önemli bir bölümünü kapsama alanına almayı planlayan Türksat, 2 yeni uydu daha fırlatmaya hazırlanıyor. Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay, Türksat 4-A ve Türksat 4-B uyduları 2013 yılının ilk çeyreğinde uzaya göndermeyi planladıklarını açıkladı.
Son kertesine kadar kullanıyoruz
TBMM KİT Komisyonu’nda, Türksat A.Ş’nin, 2008 yılı hesapları ibra edilirken Türksat A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dalbay da yaptığı sunum ile çalışmalar hakkında bilgi verdi. Türksat A.Ş’nin Türkiye Cumhuriyeti adına 3 uydunun işletmesini yürüttüğünü hatırlatan Dalbay, şu bilgileri verdi: “2008 Temmuz’unda başarı ile uzaya gönderilen Türksat 3-A uydusunun, 1296 MHz ile kapasitesi en yüksek uydu. Türksat 2-A uydusunun 2015 yılına kadar Türkiye’de hizmet verecek. Teknik ömrünün sonuna gelene kadar ve salınımlı yörüngede bulunan Türksat 1-C uydusunun gücünün son kertesine kadar kullanılmaya devam ediyor. Şu an 31 ve 42 decedeki uydu yörünge hakları kullanılıyor. 50 derece yörünge hakkının da yakın zamanda atılacak uydularla doldurulmasının öngörülüyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nden 2.5 ve 73.25 derecedeki yeni yörünge hak taleplerimiz söz konusu oldu. Bunun gerçekleşmesi için gerekli çalışmaları yürütüyoruz.”
Yüzde 90 kapasite
Türkiye’nin yakın zamanda iki yeni haberleşme uydusu kazanacağını belirten Dalbay, “Türksat 4-A ve Türksat 4-B uydularımızın uluslararası ihale süreci devam ediyor. Afrika, Avrupa ve Asya’nın önemli bir bölümü bu uydularımızla kapsıyor olacağız. Söz konusu uydularımızı, 2013 yılının ilk çeyreğinde uzaya göndermeyi planlıyoruz” dedi. Aktif olan 3 uydunun kullanım kapasiteleri hakkında bilgi veren Dalbay, şöyle konuştu: “Dünya ortalamasına göre, bir uydu eğer yüzde 75 kapasite ile çalışıyorsa, teknik olarak dolu kabul ediliyor. Türksat’ın işlettiği Türksat 3-A ve Türksat 2-A uyduları yüzde 90 kapasite ile çalışmaktadır. Türksat 1-C’den de yüzde 50 oranında hizmet alabiliyoruz. Türksat 4-A ve Türksat 4-B uydularımızın entegrasyonunda da ‘Doğrudan Katılım Programı’ adı altıda daha çok sayıda arkadaşımız, aktif olarak uydu entegrasyon ve test süreçlerinde yer alacaklar. Edindiğimiz ve edineceğimiz tecrübelerle, 2015 yılında ilk haberleşme uydumuzun yapımında aktif rol oynayacağız.”
Dünya nüfusunun yüzde 91’i
Dalbay, Türksat A.Ş’nin Türkiye’nin gelecek on yıla ait haberleşme uydusu stratejisini oluşturduğunu ifade ederken, bu konuda şunları söyledi: “Buna göre, yeni yörünge haklarımız ve yeni uydularımız ile dünya nüfusunun yüzde 91’ini kapsama altına almayı planlıyoruz. 2013 yılı başında uzaya göndereceğimiz uydularımızın yanı sıra, Türksat 5-A, Türksat 5-B ve Türksat 5-C uydularını da devreye alarak ülkemizin uzaydaki gücünü üst noktalara çıkarma hedefine hızla yaklaşmış olacağız.”
Uydu gelirleri yüzde 87 arttı
ÖZKAN Dalbay, uydu gelirlerinin geçen yıla oranla arttığına dikkati çekerek, “Uydu gelirlerimiz, 2008’de 59.1 milyon TL iken, 2009’da 110.9 milyon TL’ye çıkarak yaklaşık iki kat artmıştır. Uydu pazarlamadaki yurtdışı gelirlerimizi de yüzde 350 oranında artırdık. 2010 yılında da yurt dışı gelirlerimizi artırmayı öngörüyoruz” dedi. Katma değerli uydu hizmetleri VSAT hakkında da bilgi veren Dalbay, şöyle konuştu: “2007’de sadece 783 olan VSAT terminal sayımızı, 2008’de 5721’e, 2009’da da 5764’e çıkarttık. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz başta olmak üzere kablo alt yapısının gidemediği köy okullarına uydudan internet sağladık. Ayrıca, birçok bakanlığın, kamu ve özel sektör kuruluşunun, merkez ve taşra teşkilatları ve yurt dışı temsilcilikleri arasındaki haberleşme, VSAT sistemi kullanılarak sağlandı.”
Gemi izleme sistemi Suriye’de kurulacak
TÜRKİYE’nin dünyada uzak mesafe gemi izleme projesi olan LRIT’i kendi imkanları ile kuran ilk 15 ülke arasına girdiklerini bildiren Özkan Dalbay, Türkiye kıyılarında seyir halinde bulunan gemilerin, askeri veya sivil oluşlarına göre, yükünün, rotasının, kimlik bilgilerinin ve seyir durumlarının gözlenebildiğini anlattı. LRIT sistemini Suriye’de kurmak üzere anlaşma yaptıklarını dile getiren Dalbay, Lübnan’ın da bu konuda talebi bulunduğunu söyledi.
98 televizyon yayını paketlendi
PAKET yayıncılığı ile ilgili de değerlendirme yapan Özkan Dalbay, “Sayısal Paket Yayın Hizmeti olarak tanımladığımız bu hizmetle, televizyon kuruluşlarını uyduya çıkmak için yüksek miktarlarda yatırım yapma zorunluluğundan kurtarıyoruz. 2008 yılı Ekim ayından başlamak üzere, Ankara, İstanbul, Almanya ve KKTC’de kurduğumuz up-link merkezlerimizle televizyonların yayınlarını bir frekans limitinde paketleyerek uyduya gönderiyoruz. 2010 yılı itibariyle bu şekilde 98 televizyon yayınını bu sistemle uyduya çıkarıyoruz” diye konuştu.
Milli İstihbarat Uydusu Geliyor!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda yapılan yatırımlarla savunma sanayinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının yerli kaynaklarla karşılanma oranının yüzde 25'den yüzde 46'ya çıktığını söyledi. 2010 sonunda bu oranın yüzde 50 olmasını hedeflediklerini belirten Erdoğan, askeri gemi inşaasında ise dışa bağımlılığın tamamen ortadan kalktığını vurguladı.
A.D.İ.K Tersanesi'nde yapılan Ç151 Süratli Amfibi Gemisi düzenlenen törenle denize indirildi. Törene; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, eski Deniz Kuvvetler Komutanı Oramiral Metin Ataç katıldı.
Törende konuşan Başbakan Erdoğan, Süratli Amfibi Gemi Projesi'nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın etkinliğini ve caydırıcılığını artırmak için gerçekleştirildiğini dile getirdi. Proje kapsamında inşası tamamlanan ilk geminin bu gün suya indirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, gemilerin tamamen Türk mühendisleri tarafından tasarlanmasını dikkat çekti. Gemilerin silah atış kontrol sistemlerin de Milli Savunma Sanayi kuruluşlarından Aselsan tarafından geliştirildiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bütün bunlar askeri gemi inşa sanayimizde gelinen başarı seviyesini ortaya koyması bakımından gözler önüne sermesi bakımından gerçekten çok anlamlı." Diye konuştu.
Süratli Amfibi Gemi Projesi kapsamında hedefin yüzde 75'e varan katkı oranının hedeflendiğini aktaran Erdoğan, bunun da Türkiye'nin artık savunma sanayinde çok farklı bir konuma geldiğini gösterdiğini aktardı.
Denize indirme töreni yapılan geminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın ihtiyaçlarına yerli çözümler üreterek kaynakları Türkiye'de kalmasını sağlayan bir yaklaşımın ürünü olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemiz sanayine, mühendis ve teknisyenlerine duyduğumuz güvenen karşılıksız olmadığını bu gün karşımızdaki eserle görüyoruz." Dedi.
Süratli Amfibi gemiler gibi Türk Savunma Sanayi'nin ihtiyaç duyduğu ileri teknoloji ürünü çok sayıda teçhizatın artık milli tasarım ve üretim projeleriyle tedarik edilebildiğinin altını çizen Erdoğan, savunma sanayi ürenlerinin de artık uluslar arası alanda rekabet edebilir seviyelere ulaştığını aktardı.
Savunma sanayinin 2002 yılında TSK'nın ihtiyacının sadece yüzde 25'ini karşılayabildiğini hatırlatan Erdoğan, 2009 sonunda bu oranın yüzde 46'ya çıkarıldığını, 2010 sonundaki hedefin ise savunma ihtiyaçlarının yüzde 50'sinin Türkiye'deki firmalardan karşılanması olduğunu aktardı.
Savunma sanayinin cirosu ve ihracat durumuna de değinen Erdoğan, "Savunma sanayimizin cirosu 2002 yılında 1 milyar dolardı. 2009 sonunda 2,4 milyar doları yakaladı. 2010 sonunda da 3 milyar doları hedefine doğru koşuyoruz. Savunma sanayinde ihracatımız da büyük bir ivme kazanmaya başladı. 240 milyon dolardan 832 milyon dolara çıktı. 2011'de hedef 1 milyar dolar." Diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türk Mühendislerince Yapılan İstihbarat Uydusunun 2012'de Uzaya Fırlatılacağını Söyledi.
Türkiye'nin ilk kez kendi milli piyade tüfeğini tasarladığını ve tüfeğin seri üretiminin de 2011 yılında başlayacağını aktaran Erdoğan, "Bütün alt sistemleriyle birlikte ilk defa ülkemiz tan üretimine başlamış bulunuyor. Altay adını verdiğimiz kendi tanklarımızın prototip üretimini şu anda yapıyoruz. Yine tamamen kendi imalatımız olan ANKA adını verdiğimiz insasız hava aracının prototip üretimine başladık. ATAK adı altında ilk milli helikopterlerimizin üretimine başladık. Göktürk adını verdiğimiz Türk mühendislerince yapılan istihbarat uydumuzun çalışmaları devam ediyor. Bunu da inşallah 2012'de uzaya fırlatıyoruz." dedi.
Özellikle askeri gemilerin ülkemizde inşası konusunda dışa bağımlılığın artık tamamen ortadan kalktığını belirten Başbakan Erdoğan, bugün suya indirilen süratli amfibi gemisinin donanma, savunma sanayine, Türkiye ve Türk milletine hayırlı olmasını diledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Son Yıllarda Yapılan Yatırımlarla Savunma Sanayinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İhtiyaçlarının Yerli Kaynaklarla Karşılanma Oranının Yüzde 25'den Yüzde 46'ya Çıktığını Söyledi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit de, "Bir ülkenin gerçek gücü para ile satın alınmış silahlarla değil, bilim ve teknolojiyle bütünleşmiş ulusal üretim kapasitesine dayanır. Kıbrıs barış harekatının ardından ülkemize uygulanan ambargo, yurt dışına bağımlı bir harp sanayiinin ülkenin bekası için ne kadar acı sonuçlar doğuracağını bizlere yaşayarak öğretmiştir. Bu acı tecrübeyle Deniz Kuvetleri olarak savunma sanayiinde ulusal payımızı artıracak ciddi ve önemli adımlar attık." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, bakanlar ve kuvvet komutanlarına plaket verildi. Daha sonra Ç151 Süratli Amfibi Gemisi törenle denize indirildi. Erdoğan, geminin denize indirilmesi sırasında alkışlarıyla destek verdi.
Son kertesine kadar kullanıyoruz
TBMM KİT Komisyonu’nda, Türksat A.Ş’nin, 2008 yılı hesapları ibra edilirken Türksat A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dalbay da yaptığı sunum ile çalışmalar hakkında bilgi verdi. Türksat A.Ş’nin Türkiye Cumhuriyeti adına 3 uydunun işletmesini yürüttüğünü hatırlatan Dalbay, şu bilgileri verdi: “2008 Temmuz’unda başarı ile uzaya gönderilen Türksat 3-A uydusunun, 1296 MHz ile kapasitesi en yüksek uydu. Türksat 2-A uydusunun 2015 yılına kadar Türkiye’de hizmet verecek. Teknik ömrünün sonuna gelene kadar ve salınımlı yörüngede bulunan Türksat 1-C uydusunun gücünün son kertesine kadar kullanılmaya devam ediyor. Şu an 31 ve 42 decedeki uydu yörünge hakları kullanılıyor. 50 derece yörünge hakkının da yakın zamanda atılacak uydularla doldurulmasının öngörülüyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nden 2.5 ve 73.25 derecedeki yeni yörünge hak taleplerimiz söz konusu oldu. Bunun gerçekleşmesi için gerekli çalışmaları yürütüyoruz.”
Yüzde 90 kapasite
Türkiye’nin yakın zamanda iki yeni haberleşme uydusu kazanacağını belirten Dalbay, “Türksat 4-A ve Türksat 4-B uydularımızın uluslararası ihale süreci devam ediyor. Afrika, Avrupa ve Asya’nın önemli bir bölümü bu uydularımızla kapsıyor olacağız. Söz konusu uydularımızı, 2013 yılının ilk çeyreğinde uzaya göndermeyi planlıyoruz” dedi. Aktif olan 3 uydunun kullanım kapasiteleri hakkında bilgi veren Dalbay, şöyle konuştu: “Dünya ortalamasına göre, bir uydu eğer yüzde 75 kapasite ile çalışıyorsa, teknik olarak dolu kabul ediliyor. Türksat’ın işlettiği Türksat 3-A ve Türksat 2-A uyduları yüzde 90 kapasite ile çalışmaktadır. Türksat 1-C’den de yüzde 50 oranında hizmet alabiliyoruz. Türksat 4-A ve Türksat 4-B uydularımızın entegrasyonunda da ‘Doğrudan Katılım Programı’ adı altıda daha çok sayıda arkadaşımız, aktif olarak uydu entegrasyon ve test süreçlerinde yer alacaklar. Edindiğimiz ve edineceğimiz tecrübelerle, 2015 yılında ilk haberleşme uydumuzun yapımında aktif rol oynayacağız.”
Dünya nüfusunun yüzde 91’i
Dalbay, Türksat A.Ş’nin Türkiye’nin gelecek on yıla ait haberleşme uydusu stratejisini oluşturduğunu ifade ederken, bu konuda şunları söyledi: “Buna göre, yeni yörünge haklarımız ve yeni uydularımız ile dünya nüfusunun yüzde 91’ini kapsama altına almayı planlıyoruz. 2013 yılı başında uzaya göndereceğimiz uydularımızın yanı sıra, Türksat 5-A, Türksat 5-B ve Türksat 5-C uydularını da devreye alarak ülkemizin uzaydaki gücünü üst noktalara çıkarma hedefine hızla yaklaşmış olacağız.”
Uydu gelirleri yüzde 87 arttı
ÖZKAN Dalbay, uydu gelirlerinin geçen yıla oranla arttığına dikkati çekerek, “Uydu gelirlerimiz, 2008’de 59.1 milyon TL iken, 2009’da 110.9 milyon TL’ye çıkarak yaklaşık iki kat artmıştır. Uydu pazarlamadaki yurtdışı gelirlerimizi de yüzde 350 oranında artırdık. 2010 yılında da yurt dışı gelirlerimizi artırmayı öngörüyoruz” dedi. Katma değerli uydu hizmetleri VSAT hakkında da bilgi veren Dalbay, şöyle konuştu: “2007’de sadece 783 olan VSAT terminal sayımızı, 2008’de 5721’e, 2009’da da 5764’e çıkarttık. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz başta olmak üzere kablo alt yapısının gidemediği köy okullarına uydudan internet sağladık. Ayrıca, birçok bakanlığın, kamu ve özel sektör kuruluşunun, merkez ve taşra teşkilatları ve yurt dışı temsilcilikleri arasındaki haberleşme, VSAT sistemi kullanılarak sağlandı.”
Gemi izleme sistemi Suriye’de kurulacak
TÜRKİYE’nin dünyada uzak mesafe gemi izleme projesi olan LRIT’i kendi imkanları ile kuran ilk 15 ülke arasına girdiklerini bildiren Özkan Dalbay, Türkiye kıyılarında seyir halinde bulunan gemilerin, askeri veya sivil oluşlarına göre, yükünün, rotasının, kimlik bilgilerinin ve seyir durumlarının gözlenebildiğini anlattı. LRIT sistemini Suriye’de kurmak üzere anlaşma yaptıklarını dile getiren Dalbay, Lübnan’ın da bu konuda talebi bulunduğunu söyledi.
98 televizyon yayını paketlendi
PAKET yayıncılığı ile ilgili de değerlendirme yapan Özkan Dalbay, “Sayısal Paket Yayın Hizmeti olarak tanımladığımız bu hizmetle, televizyon kuruluşlarını uyduya çıkmak için yüksek miktarlarda yatırım yapma zorunluluğundan kurtarıyoruz. 2008 yılı Ekim ayından başlamak üzere, Ankara, İstanbul, Almanya ve KKTC’de kurduğumuz up-link merkezlerimizle televizyonların yayınlarını bir frekans limitinde paketleyerek uyduya gönderiyoruz. 2010 yılı itibariyle bu şekilde 98 televizyon yayınını bu sistemle uyduya çıkarıyoruz” diye konuştu.
Milli İstihbarat Uydusu Geliyor!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda yapılan yatırımlarla savunma sanayinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının yerli kaynaklarla karşılanma oranının yüzde 25'den yüzde 46'ya çıktığını söyledi. 2010 sonunda bu oranın yüzde 50 olmasını hedeflediklerini belirten Erdoğan, askeri gemi inşaasında ise dışa bağımlılığın tamamen ortadan kalktığını vurguladı.
A.D.İ.K Tersanesi'nde yapılan Ç151 Süratli Amfibi Gemisi düzenlenen törenle denize indirildi. Törene; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, eski Deniz Kuvvetler Komutanı Oramiral Metin Ataç katıldı.
Törende konuşan Başbakan Erdoğan, Süratli Amfibi Gemi Projesi'nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın etkinliğini ve caydırıcılığını artırmak için gerçekleştirildiğini dile getirdi. Proje kapsamında inşası tamamlanan ilk geminin bu gün suya indirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, gemilerin tamamen Türk mühendisleri tarafından tasarlanmasını dikkat çekti. Gemilerin silah atış kontrol sistemlerin de Milli Savunma Sanayi kuruluşlarından Aselsan tarafından geliştirildiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bütün bunlar askeri gemi inşa sanayimizde gelinen başarı seviyesini ortaya koyması bakımından gözler önüne sermesi bakımından gerçekten çok anlamlı." Diye konuştu.
Süratli Amfibi Gemi Projesi kapsamında hedefin yüzde 75'e varan katkı oranının hedeflendiğini aktaran Erdoğan, bunun da Türkiye'nin artık savunma sanayinde çok farklı bir konuma geldiğini gösterdiğini aktardı.
Denize indirme töreni yapılan geminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın ihtiyaçlarına yerli çözümler üreterek kaynakları Türkiye'de kalmasını sağlayan bir yaklaşımın ürünü olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemiz sanayine, mühendis ve teknisyenlerine duyduğumuz güvenen karşılıksız olmadığını bu gün karşımızdaki eserle görüyoruz." Dedi.
Süratli Amfibi gemiler gibi Türk Savunma Sanayi'nin ihtiyaç duyduğu ileri teknoloji ürünü çok sayıda teçhizatın artık milli tasarım ve üretim projeleriyle tedarik edilebildiğinin altını çizen Erdoğan, savunma sanayi ürenlerinin de artık uluslar arası alanda rekabet edebilir seviyelere ulaştığını aktardı.
Savunma sanayinin 2002 yılında TSK'nın ihtiyacının sadece yüzde 25'ini karşılayabildiğini hatırlatan Erdoğan, 2009 sonunda bu oranın yüzde 46'ya çıkarıldığını, 2010 sonundaki hedefin ise savunma ihtiyaçlarının yüzde 50'sinin Türkiye'deki firmalardan karşılanması olduğunu aktardı.
Savunma sanayinin cirosu ve ihracat durumuna de değinen Erdoğan, "Savunma sanayimizin cirosu 2002 yılında 1 milyar dolardı. 2009 sonunda 2,4 milyar doları yakaladı. 2010 sonunda da 3 milyar doları hedefine doğru koşuyoruz. Savunma sanayinde ihracatımız da büyük bir ivme kazanmaya başladı. 240 milyon dolardan 832 milyon dolara çıktı. 2011'de hedef 1 milyar dolar." Diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türk Mühendislerince Yapılan İstihbarat Uydusunun 2012'de Uzaya Fırlatılacağını Söyledi.
Türkiye'nin ilk kez kendi milli piyade tüfeğini tasarladığını ve tüfeğin seri üretiminin de 2011 yılında başlayacağını aktaran Erdoğan, "Bütün alt sistemleriyle birlikte ilk defa ülkemiz tan üretimine başlamış bulunuyor. Altay adını verdiğimiz kendi tanklarımızın prototip üretimini şu anda yapıyoruz. Yine tamamen kendi imalatımız olan ANKA adını verdiğimiz insasız hava aracının prototip üretimine başladık. ATAK adı altında ilk milli helikopterlerimizin üretimine başladık. Göktürk adını verdiğimiz Türk mühendislerince yapılan istihbarat uydumuzun çalışmaları devam ediyor. Bunu da inşallah 2012'de uzaya fırlatıyoruz." dedi.
Özellikle askeri gemilerin ülkemizde inşası konusunda dışa bağımlılığın artık tamamen ortadan kalktığını belirten Başbakan Erdoğan, bugün suya indirilen süratli amfibi gemisinin donanma, savunma sanayine, Türkiye ve Türk milletine hayırlı olmasını diledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Son Yıllarda Yapılan Yatırımlarla Savunma Sanayinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İhtiyaçlarının Yerli Kaynaklarla Karşılanma Oranının Yüzde 25'den Yüzde 46'ya Çıktığını Söyledi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit de, "Bir ülkenin gerçek gücü para ile satın alınmış silahlarla değil, bilim ve teknolojiyle bütünleşmiş ulusal üretim kapasitesine dayanır. Kıbrıs barış harekatının ardından ülkemize uygulanan ambargo, yurt dışına bağımlı bir harp sanayiinin ülkenin bekası için ne kadar acı sonuçlar doğuracağını bizlere yaşayarak öğretmiştir. Bu acı tecrübeyle Deniz Kuvetleri olarak savunma sanayiinde ulusal payımızı artıracak ciddi ve önemli adımlar attık." ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, bakanlar ve kuvvet komutanlarına plaket verildi. Daha sonra Ç151 Süratli Amfibi Gemisi törenle denize indirildi. Erdoğan, geminin denize indirilmesi sırasında alkışlarıyla destek verdi.
