Pembe tuvaLet

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
kum kзđiśi

kum kзđiśi

Üye
Pembe tuvaLet



Kitap Adı :PEMBE TUVALET
Yazarı:Tolga Gümüşay
Türü :Roman




Tolga Gümüşay’ın ikinci romanı ‘Pembe Tuvalet’ yeni kapak tasarımıyla birlikte Altın Kitaplar’dan çıktı.
2. basımıyla kitapçılarda ki yerini alan roman bir düş kitabı…


İstanbul’da bir rüyanın peşinde
Pembe Tuvalet’in genç kahramanı üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gelmiştir. Ailesinden ilk kez ayrılmıştır. Başarılı bir öğrencilik geçmişi ve hayalleri vardır. Oysa İstanbul düşündüğü gibi çıkmaz: Kendi bildiğini okur ancak dilini öğrenirseniz konuşur sizinle... Lisanınızı anlamaya uğraşmaz. Genç kahramanımız ise parlak geçmişine güvenip İstanbul’a diş geçirebileceğini düşünür ve çok geçmeden de bozguna uğrar. Fakat romanın başlangıç noktası bu değildir. Pembe Tuvalet bir rüya ile başlar.


Rüyalar üzerine oturan kurgu bir süre sonra fantastik bir boyut kazanır. Tıpkı rüyalarımız gibi… Tolga Gümüşay bu durumu şöyle açıklıyor: “Pembe tuvaletli rüya ruhun bir başkaldırısı aslında. Genç kahramanın sürdürmekte olduğu gri yaşama bir isyan mutluluk vaadeden renkli hayata bir çağrı. Genç rüyadan bu umudu alıyor almasına da o renkli hayatın anahtarını bulamıyor bir türlü.
Pembe tuvaletin ne anlama geldiğini çözebilse kilit de açılıverecek kendiliğinden. En azından kendisi inanıyor buna. Pembe tuvaleti anlayabilmek için önce rüyaları daha iyi tanıması gerektiğini tespit ediyor ve kendisini arka sokaklara sürükleyecek bir serüvene dalıyor rüyaların peşinden. Fantastik izlenimi veren ama sonunda her şeyin yerli yerine oturduğu ‘gerçekçi’ bir roman bu.”


“Balkonlar... Binaları birbirine bağlayan ipler... Gökyüzü çamaşır dolu. Kazaklar formalar çarşaflar çoraplar hızla geçiyor gözümün önünden. Hepsi gri tonlarda.
Birden onu görüyorum yukarıda. Renkli. Bir tek o renkli: Pembe Tuvalet.


Gökyüzü görkemli bir balo salonu o ise şölenin kraliçesi sanki. Rüzgâr pembe eteklerini coşkuyla dolduruyor ipek kumaşı ritmik devinimlerle salınıyor içindeki görünmez peri omuzlarını hoyratça oynatıyor.
Hayranlıkla izliyorum... Aradığım oymuş meğer. Güzel ve özgür. Sıcak ve ulaşılmaz. Dingin ve kışkırtıcı. Herkesi peşinden sürükleyebilecek kadar çekici hiç kimseye gereksinim duymayacak kadar güçlü. Bir çamaşır ipinde dünyaya meydan okuyor her hareketinde evrenin bir başka sırrını açığa vuruyor. İlahi dansına beni de davet ediyor.”
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt