Kolesterol hakkındaki doğrular – yanlışlar

Sponsorlu Bağlantılar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Haydar

Haydar

Emekli Yönetici
    Konu Sahibi
Kolesterol hakkındaki doğrular – yanlışlar
Yıllardır kolesterolün yararlı mı, zararlı mı
olduğu tartışılır durur. Şimdiye kadar ağırlık
eğilim kolesterolü öcü gibi göstererek,
hastalıkların faturasının kolesterole kesilmesi
yönündeydi. Fakat yapılan son araştırma bu
tezi savunanları hayal kırıklığına uğrattı. Sonuçları bu hafta açıklanan önemli bir
araştırma her kolesterolü yüksek kişiye, her
şeker hastasına kolesterol düşürücü ilaç yazmayı görev bilen tıp dünyası için büyük bir
hayâl kırıklığı yarattı. ABD hükümeti tarafından finanse edilen ve 10
binden fazla şeker hastası üzerinde yapılan
ACCORD adlı araştırmanın neticeleri Amerikan Kardiyoloji Derneği’nin senelik kongresinde bildirildi. Bu araştırmada hastaların bir kısmı 5 yıl
boyunca sadece statinlerle ve bir kısmı da
statinlere ek olarak fibrat sınıfı ilaçlarla tedavi
edildiler. Statinler, “kötü kolesterol” (LDL) düzeyini düşüren, fibratlar ise trigiliseritleri
düşüren ve “iyi kolesterol” (HDL) seviyelerini
artıran ilaçlar. Araştırma sonucunda, beklenildiği gibi, her iki
ilacı alan grupta trigliseritlerin azaldığı, iyi
kolesterolün arttığı belirlendi ancak bu
hastalarda kalp krizi ve felç riskinde ve bunlara ilgili ölümlerde bir azalma olmadığı ortaya çıktı. Bu araştırmanın bir başka kolunda ise şeker
hastalarında kan basıncını daha çok ilaçla 140
yerine 120′in altına düşürmenin de kalp-damar
hastalıkları riskini azaltmadığı belirlendi. Üstelik
daha fazla ilaç alan grupta tansiyonda aşırı
düşme ve potasyum yüksekliği gibi çok ciddi yan etkiler de görüldü. Bu bulgulardan çıkarılması gereken sonuç şu:
Şeker hastalarında daha çok ilaçla tansiyonu,
kan yağlarını daha fazla azaltmak kalp-damar
hastalıkları riskini azaltmıyor. Bu hastalarda kilo
kontrolü, beslenmenin düzenlenmesi, egzersiz
gibi hayat tarzı düzenlemelerine ağırlık verilmesi daha mantıklı. Kolesterol hakkındaki gerçekler Kolesterol öldürücü bir zehir değil, görüldüğü
yerde vurulması gerekmiyor. Ayrıca bütün
‘memelilerin’ hücreleri için hayati önemi olan,
hücreleri dış etkenlere karşı koruyan hücre
duvarının temel yapıtaşı ve birçok kimyasal
reaksiyonda rol alıyor. Kortizol, testosteron, östrojen gibi hormonlar; D vitamini, safra
asitleri kolesterolden üretiliyor. Kolesterol
beynin gelişimi ve işlevleri için de olmazsa
olmaz bir madde. Gerçekte, yüksek kolesterol kalp krizi ihtimalini artırabilen sigara, hareketsizlik, dengesiz
beslenme, şişmanlık, yüksek tansiyon, diyabet,
stres gibi risk faktörlerinden sadece biri.
Kolesterol yüksekliği tek başına asla bir hastalık
değil ve kalp hastalığı riski olmayan insanların
tedavi edilmesi de kesinlikle gerekmiyor. Oysa bırakın halkı, birçok doktor da kolesterol
yüksekliğinin kalp krizi ve inme gibi ölümcül
hastalıkların tek sebebi olduğunu ve mutlaka
tedavi edilmesi gerektiğini sanıyor. Her
kolesterolü yüksek olan kişiye, kaşına gözüne
bakılmaksızın hemen ‘kolesterol düşürücü ilaç’ yazılması da bu yüzden Ne kâ kolesterol o kâ damar sertliği demek değil! Kanda kolesterol ne kadar yüksekse damar
sertliği (ateroskleroz) ihtimalinin de o kadar
yüksek olduğunu sanılırsa da, kalp krizi ve
inmelere sebep olan damar sertliğinin kan kolesterol düzeyi ile doğrudan bir ilişkisi yok. Kan kolesterol seviyeleri normal, hatta düşük olan kişilerde de yüksek olanlar kadar ağır
ateroskleroz gelişebiliyor. Günümüzde peynir ekmek gibi yazılan ‘daha
önce kalp hastalığı geçirmiş veya ileride
geçirme riski yüksek olan insanların yarar
göreceği’ kolesterol düşürücü ilaçlar milyonlarca insan tarafından gereksiz yere
kullanılıyor. Kolesterol düşürücü ilaçların yıllık satış rakamı
25 milyar doların üzerinde ve her geçen yıl da
artmakta, ama ‘kârına kâr katmak isteyen ilaç
endüstrisi’ gereksiz de olsa daha fazla insanın
ilaç kullanması için elinden geleni ardına
koymuyor. Kan kolesterol düzeyleri giderek daha aşağı
çekiliyor. Amerikan Kalp Derneği (AHA) kalp
hastalıklarının önlenmesi için LDL-kolesterolün
100′ün, yüksek risk grubundakilerde ise 70′in
altında olması gerektiğini bildiriyor. Bu
kriterlere göre, mesela dünyanın en sağlıklı insanlarının yaşadığı Norveç’de 40 yaşın
üzerindeki erkeklerin yüzde 85′i ve kadınların
yüzde 20′si ‘yüksek risk’ grubuna giriyor ve
kolesterol düşürücü ilaç kullanmaları gerekiyor. Oysa kolesterol düşürücü ilaçların kalp hastalığı
olmayan her yaştaki kadında ve 69 yaşın
üzerindeki erkeklerde yararlı olduğunu
gösteren güvenilir bir kanıt yok. Üstelik de
sağlıklı insanlarda gereksiz yere kullanılan bu
ilaçların önemli ekonomik kayıplar yaratması yanında, çok ciddi yan etkileri olabilecekleri
unutulmamalı. Kolesterolün faydaları Sanılanın aksine kolesterolü yüksek olanların
daha uzun yaşadıklarının birçok araştırma ile
ispatlanmış olduğu da unutulmamalı. Genel
olarak 70 yaşın üzerinde ölüm riski, yüksek
kolesterollü kişilerde daha düşük. Bunlar,
tüberküloz, zatürree, AİDS gibi enfeksiyonlarına daha az yakalanıyorlar ve bu
hastalıklardan ölüm de daha az görülüyor.
Kronik kalp yetersizliğine bağlı ölüm riski düşük
kolesterollü hastalarda daha yüksek. Kolesterol düşürücü ilaç kullananlarda kanser
oranının yüksek olduğu da gösterildi.
Araştırmacılar, ilaçlar ve kanser arasındaki
ilişkinin net olmamasına karşılık kolesterolü sert
bir şekilde düşürmenin kanser riskini artırdığı
konusunda şüphe olmadığını belirtiyorlar. Başka bir deyişle, kolesterol düşürücü ilaçlar
doğrudan kansere yol açmıyorlar, ama
kolesterolün belirli bir seviyenin altına inmesi
kanser oluşumu kolaylaştırıyor. Gelelim neticeye Hastalarıma her zaman söylerim: Kolesterol
korkutmalarına sakın kanmayın. ‘Asıl tehlikeli
olan kolesterol yüksekliği değil, kafayı
kolesterol yüksekliğine takmaktır.’ Ahmet Rasim Küçükusta
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...


Üst Alt