İmanın Artıp Azalması Diye Bir Şey Var mıdır?

Sponsorlu Bağlantılar

pro.engineer

pro.engineer

Üye
    Konu Sahibi
İmanın Artıp Azalması Diye Bir Şey Var mıdır?

Bu soruya mezhep imamlarının verdiği cevaplar şunlardın; a. İmam Azam’a göre, İman, artma ve eksilme kabul etmez. İman ne artar ne de eksilir. (bk. el-
Vasiyye s, 72) b. İmam Malik şöyle der: İman söz ve ameldir artar ve eksilir. (Tertibu-l-Medarik , 2/47) c. İmam şafii’ye göre, iman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (bk. İbn Abdul-ber, el-intiksa, s.81;
Beyhaki, Menakıbu’ş-şafiiye, 1/387-93) d. İmam Ahmed’e göre iman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (bk. Ahmed b. Hanbel, Usulu’s-Sünne,
1/34) e. Cumhura göre: İman artar ve eksilir. (Acurri eş-
Şeria s, 117; İbn Batta, el-İbanetü-l-Kübra 2/813;
Nevevi Şerhu Müslim, 1/146) İmama Beğavi de şöyle demektedir: “Sahabeler tabiinler ve onlardan sonra gelen ehl-i sünnet
alimleri amellerin imandan bir cüz olduğu
konusunda görüş birliği içindedirler. Onlara
göre, İman söz, amel ve akidedir. İtaat ile iman
artar, isyan ile eksilir” (el-Beğavi Şerhü-Sünne
1/38) - Özetle şunu söyleyebiliriz ki, İmanın artması-
eksilmesi konusundaki alimlerin farklı görüşleri,
lafzidir, hakiki değildir. Aslında her iki taraf da
aynı şeyi farklı cümlelerle ifade ediyor. Bu iki
görüşün ortak paydasını teşkil edecek bir özeti
şöyle arz etmekte fayda vardır: İman, inanılması gereken hususlar (iman esasları)
açısından artmaz ve eksilmez. Bir kimse iman
esaslarının hepsini kabul edip de, bir veya bir
kaçına inanmasa mesela meleklere inanmasa
veya namazın farz yahut adam öldürmenin haram
oluşunu inkar etse, iman etmiş sayılmaz. Bu durumda iman gerçekleşmediğinden artması ve
eksilmesi söz konusu olamaz. Herkes aynı
hususlara iman etmekle yükümlüdür. İnanılacak
esaslar konusunda bilginle cahil, peygamber olan
ve olmayan, kadınla erkek arasında hiçbir fark
yoktur. İman, güçlü veya zayıf olma açısından farklılık
gösterir. Kiminin imanı kuvvetli kiminin zayıftır.
Kiminin imanı tam anlamıyla içine sinmiş,
kimininki yüzeysel kalmıştır. Kimininki işitme ve
düşünmeye bağlı bilgi ve inanç seviyesinde,
kimininki görmeye dayalı bilgi ve inanç seviyesinde, kimininki de yaşamaya, gönülden
duymaya ve iç tecrübeye dayalı bilgi ve inanç
seviyesindedir. İmanda bu çeşit bir farklılığın
bulunduğuna ayet ve hadislerde de işaret edilir. Hz. İbrahim, ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini
Allah'tan istemiş, ayette buyurulduğu gibi yüce
Allah'ın "inanmadın mı?" sorusuna "(gözümle de
görerek) kalbim tam yatışsın diye" (Bakara
2/260) cevabını vermiştir. Böylece onun Allah'ın
ölüleri nasıl dirilttiğini gördükten sonraki imanının önceki imanından daha güçlü olduğu
belirtilmiştir. Kur'an-ı Kerim'deki "İman etmiş olanlara gelince
(her inen sure) daima onların imanını
artırmıştır." (Tevbe 9/124); "O, müminlerin
yüreklerine imanlarını katmerli bir imanla
artırmaları için manevi kuvvet indirendir" (Fetih
48/4); "Müminler ancak onlardır ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer. Allah'ın ayetleri kendilerine
okunduğu zaman bu onların imanını artırır" (Enfal
8/2) anlamındaki ayetler ile bu konudaki hadisler,
imanın kuvvet, kalbin derinliklerine nüfuz yönüyle
farklı seviyelerde olabileceğini, nitelik yönüyle
artma ve eksilme gösterebileceğini ifade etmektedir.

Not: Alıntıdır.
 
  • Beğen
Tepkiler: Emrgncy


Üst Alt