Doğuş Pertez
Admin
Gelin Bir Hayal Kuralım Birlikte
Gözlerinizi kapatın önce, derin bir nefes alın arkasından, yavaşça bedenimizin gevşediğini hissedelim birlikte. Sonra tüm kötü düşünceleri kovalım aklımızdan ve bir hayal kuralım, en çok olmak istediğimiz yere gidelim birlikte.
Uçsuz bucaksız bir kumsal ve masmavi bir deniz, güneş henüz yükseliyor ufuktan ve kumlar hafif nemli ayaklarımızın altında. Yengeçler henüz kimsenin olmadığı kumsalın efendisi adeta, telaşsız ve umarsızca güneşi karşılıyorlar, denizde yakamozlardan kalma ışıltılar adeta. Balıklar sürüler halinde dans ediyor gözlerimizin önünde, coşkuyla sıçrıyor ufak olanları suyun üstünde…
Yavaşça gün batımına dönsün gözlerimiz, bir anda kızıl gökyüzünün altında, elimizde bir kadeh şarap, yanımızda sevdiğimiz insan ile hayal edelim kendimizi şimdi. Günün tatlı yorgunluğuna, şarabın buruk sarhoşluğu karışsın, içtikçe gülümsemek olsun tek icraatımız. Gözlerimiz kapalı, geceyi karşılamaya hazırlanan seslere kulak verelim birlikte, cırcır böceklerinin tatlı seslenişleri şarkı olsun kulaklarımızda.
Bir dağın zirvesinde bulalım kendimizi birden, etrafımızda tarih ve keşfedilmemiş güzelliklerle dolu, hiç görmediğimiz çiçekler ayaklarımızın altında, kokuları içimizi bayıltsın, değil kopartmak, koklamaya bile çekinelim, öylece seyredelim üzerlerinde süzülen kelebekleri, kanatlarında çiğ taneleri, narin ve sessiz. Yamaçlardaki ışık oyunlarını izleyelim birlikte, gizemli, davetkar ve tehlikeli. Öylece gökyüzüne bakalım birlikte, pamuksu bulutlara uzatalım ellerimizi, tutmak, içlerinde kaybolmak adeta, bu kadar yakın olmak onlara.
Ormanın ortasında bir alan açalım kendimize, yeşil ve gizemli ağaçların tam orta yerinde, sadece bize ait birkaç metrekare, çıplak, davetkar, oraya kuralım çadırımızı birlikte. Kuşlar kafalarını usulca uzatsın kovuklardan, yuvalarında daha bir dikkatli izlesin bizi tüm hayvanlar, sesleri karışsın birbirine, kah ürpersin içimiz korkudan, kah huzur sarsın benliğimizi. Yapraklar uzatsın ellerini bize, dallar sarsın bedenlerimizi, sonra bir elbise olsun üzerimizi örten, sıcaklığı örtsün gecenin soğukluğunu, uyuyalım sessizce.
Bir çağlayanın kenarına gidelim birlikte, köpükler değsin tenimize, serin soğuk sular ıslatsın bedenimizi, coşkularımız dillensin, sularda kaybolsun sıkıntılarımız. Öylece girelim usulca akan suyun huzura kavuştuğu minik gölete, dalalım derinlere, yeşil sular kaplasın her tarafımızı, suya düşen damlaların kaynaşmasını izleyelim. Arınsın tüm sıkıntılar dağılsın, sadece coşku, neşe ve aşk olsun beynimizde, huzur olsun.
Ne çok hayal var kurduğum, ne çok yer var özlediğim, ne çok gidesim var bu yerlere. Ruhumun özgür hayalleri, damarlarımda akan kanın koşusu belki de. Çılgın benliğim, haykıran yüreğim sessizce, hayallerim umarsızca, hepsi toplandılar mı ne bu sabah, zorlamak mı beni bir şekilde itelemek mi yaptıkları, yoksa hatırlatmak mı hayatın aslında ne kadar güzel, ne kadar yaşanası olduğunu hepimize.
Gelin hayal kuralım hep birlikte, herkes bir günlüğüne de olsa, bir kereliğine de olsa, kaybolsun hayallerinde... Sanki hiç olmayacakmış gibi değil, sadece hayallerle yaşayacakmış gibi öylesine...
Uçsuz bucaksız bir kumsal ve masmavi bir deniz, güneş henüz yükseliyor ufuktan ve kumlar hafif nemli ayaklarımızın altında. Yengeçler henüz kimsenin olmadığı kumsalın efendisi adeta, telaşsız ve umarsızca güneşi karşılıyorlar, denizde yakamozlardan kalma ışıltılar adeta. Balıklar sürüler halinde dans ediyor gözlerimizin önünde, coşkuyla sıçrıyor ufak olanları suyun üstünde…
Yavaşça gün batımına dönsün gözlerimiz, bir anda kızıl gökyüzünün altında, elimizde bir kadeh şarap, yanımızda sevdiğimiz insan ile hayal edelim kendimizi şimdi. Günün tatlı yorgunluğuna, şarabın buruk sarhoşluğu karışsın, içtikçe gülümsemek olsun tek icraatımız. Gözlerimiz kapalı, geceyi karşılamaya hazırlanan seslere kulak verelim birlikte, cırcır böceklerinin tatlı seslenişleri şarkı olsun kulaklarımızda.
Bir dağın zirvesinde bulalım kendimizi birden, etrafımızda tarih ve keşfedilmemiş güzelliklerle dolu, hiç görmediğimiz çiçekler ayaklarımızın altında, kokuları içimizi bayıltsın, değil kopartmak, koklamaya bile çekinelim, öylece seyredelim üzerlerinde süzülen kelebekleri, kanatlarında çiğ taneleri, narin ve sessiz. Yamaçlardaki ışık oyunlarını izleyelim birlikte, gizemli, davetkar ve tehlikeli. Öylece gökyüzüne bakalım birlikte, pamuksu bulutlara uzatalım ellerimizi, tutmak, içlerinde kaybolmak adeta, bu kadar yakın olmak onlara.
Ormanın ortasında bir alan açalım kendimize, yeşil ve gizemli ağaçların tam orta yerinde, sadece bize ait birkaç metrekare, çıplak, davetkar, oraya kuralım çadırımızı birlikte. Kuşlar kafalarını usulca uzatsın kovuklardan, yuvalarında daha bir dikkatli izlesin bizi tüm hayvanlar, sesleri karışsın birbirine, kah ürpersin içimiz korkudan, kah huzur sarsın benliğimizi. Yapraklar uzatsın ellerini bize, dallar sarsın bedenlerimizi, sonra bir elbise olsun üzerimizi örten, sıcaklığı örtsün gecenin soğukluğunu, uyuyalım sessizce.
Bir çağlayanın kenarına gidelim birlikte, köpükler değsin tenimize, serin soğuk sular ıslatsın bedenimizi, coşkularımız dillensin, sularda kaybolsun sıkıntılarımız. Öylece girelim usulca akan suyun huzura kavuştuğu minik gölete, dalalım derinlere, yeşil sular kaplasın her tarafımızı, suya düşen damlaların kaynaşmasını izleyelim. Arınsın tüm sıkıntılar dağılsın, sadece coşku, neşe ve aşk olsun beynimizde, huzur olsun.
Ne çok hayal var kurduğum, ne çok yer var özlediğim, ne çok gidesim var bu yerlere. Ruhumun özgür hayalleri, damarlarımda akan kanın koşusu belki de. Çılgın benliğim, haykıran yüreğim sessizce, hayallerim umarsızca, hepsi toplandılar mı ne bu sabah, zorlamak mı beni bir şekilde itelemek mi yaptıkları, yoksa hatırlatmak mı hayatın aslında ne kadar güzel, ne kadar yaşanası olduğunu hepimize.
Gelin hayal kuralım hep birlikte, herkes bir günlüğüne de olsa, bir kereliğine de olsa, kaybolsun hayallerinde... Sanki hiç olmayacakmış gibi değil, sadece hayallerle yaşayacakmış gibi öylesine...
