Diş Sağlığı önemli Bilgiler

Sponsorlu Bağlantılar

swedeniz

swedeniz

Üye
    Konu Sahibi
Diş Sağlığı önemli Bilgiler
Acil sorunlar & çözümleri

Şiddetli ağrının nedeni ; ileri derecede çürümüş bir dişin iltihaplanmaya başlamasıdır . Yeni oluşan iltihabın , dişin sinirini öldürmeye başlaması ve dişin dışına doğru yayılmaya çalışması dokularda basınç ve dolayısıyla ağrı oluşturur. Bu durum diş hekimliğindeki en şiddetli ağrıdır.

Şiddetli ağrının özellikle gece oluşmasının nedeni ; gece saatlerinde hormonal değişiklikler nedeniyle damarlarımızın genişlemesidir. Bunun bir sonucu olarak dokulara daha çok sıvı gider. Dolayısıyla dişin içine giren damarlardan daha çok sıvı gelir. Fakat iltihap nedeniyle bozulan diş içerisindeki damarlardan sıvı yeterince çıkamaz ve bu durum içerideki sıvı miktarını arttırır. Diş içerisindeki bu dolaşım bozukluğu basınca sebep olur ve diş içerisindeki sinirler üzerinde etkili oluşturarak ağrı oluşturur.
Ağrı kesiciler ; bu durumda kısa bir süre etki gösterdikten sonra yetersiz kalır. Çok sayıda ağrı kesici alınması , ağrı için bir çözüm olamamaktadır ( Sadece mideye zarar vermektedir) . Dişin üzerine bir takım malzemelerin direkt olarak uygulanması gereksiz hatta zararlı bir davranıştır.

Çözüm ; bu durumdaki bir hastanın dişe müdahale edilmesinden başka bir seçeneği olmadığından en kısa zamanda bir diş hekimine gitmektir . Diş hekimi tarafından anestezi yapılarak diş perfore edilir ( delinir ). Böylece diş içerisinde oluşan iltihabi basınç azaltılır . Daha sonra ise dişin sinirinin alınarak kanal tedavisi yapılması gerekir.

Ağız & çene cerrahisi

Diş çekimini gerektiren durumlar ;

Aşırı derecede iltihaplı , kanal tedavisi uygulanamayacak dişlerde .
Kanal tedavisi sonucunda başarısız olunması .
Diş eti iltihabının ilerlemesi sonucunda , dişin aşırı kemik kaybına uğraması ( bu durumdaki dişlerde aşırı derecede sallanma , abse , ağrı vardır )
Ortodontik tedavi amacıyla " seri çekim " yapılarak diğer dişlere yer açılması .
Diş çekimi sonrasında oluşan boşluk ; en kısa zamanda yerine porselen köprü , implant , veya diğer protezler yapılarak giderilmelidir.
Diş çekimi sonrasında oluşan boşluk giderilmezse ; boşluğun yanındaki dişler ve boşluğun karşındaki diş kayarak yer değiştirir. Dişlerin yer değiştirmesi hem estetik hemde fonksiyonel açıdan sakıncalıdır. Bu dişlerin aksları ve konumları bozulur .
Dişlerin kapanış düzeninin bozulması nedeniyle çene ekleminde problemler oluşur..
Aksları bozulan dişlerin üzerine , ileride köprü veya diğer protezlerin yapılabilmesi mümkün olmayabilir.
Dolayısıyla ileride bir çok sıkıntı yaşanmaması için diş çekimi sonrasında mutlaka bu boşluklar doldurulmalıdır.
Diş çekiminden sonra dikkat etmeniz gerekenler ;

Ağzınızı bir kaç saat su ile çalkalamayınız . ( Aksi halde çekimden sonra iyileşmeyi sağlayacak olan kan pıhtısının oluşumunu engeller ve çekim yarasının iyileşmesinin gecikmesine neden olursunuz.)
Çekim yerine konan steril gazlı bezi en az 15-20 dakika sıkıca bastırarak yerinde tutunuz. Bu tamponu attıktan sonra,kesinlikle ikinci bir tampon yerleştirmeyiniz. Çünkü hiçbir zaman bu tampon steril olamayacaktır. Ayrıca her seferinde yaranın üzerindeki pıhtı bu tampona yapışacak ve kanamanızın durmasına mani olacaktır.
Sızıntı şeklinde kanamanız olabilir. Bu kanama 6 ile 24 saat arasında bir süre devam edebilir. Kanın tükrüğünüzü boyama özelliğinden dolayı kanamanızın fazla olduğunu düşünüp paniğe kapılmayın. Eğer çok kanamanız olursa hekiminize başvurunuz.
Ağrınız olabilir. Bu durumda ağrı kesici alabilirsiniz. ( Aspirin hariç : çünkü aspirin kanı sulandırdığından kanamayı arttırır. ) Özellikle uyuşukluğunuz geçerken ağrı en yüksek düzeye ulaşır. Bu normal bir durum olup uyuşukluk geçmeden önce ağrı kesici almak yararlı olacaktır.
48-72 saat sonra şiddetli ağrı oluşabilir. 24 saati geçen kanama,kötü bir tat ve koku hissi olursa derhal dişhekiminizi arayınız. Ağız hijyeniniz iyi olmaması ve çok fazla sigara içilmesi alveolit " kuru boşluk iltihabı " denilen bu durumun oluşmasının en önemli sebeplerindendir.
24 saat süreyle sigara içmeyiniz ve alkollü içkilerden kaçınınız.
Diş çekimi yerine dilinizi yada herhangi bir aleti sokup kurcalamayınız.
Dişler çene kemiğine bağlı olduğundan çekim sonrasında kemik ortaya çıkar ve siz çekilen dişten parça kaldığını düşünebilirsiniz. O bölge ile hiç ilgilenmeyin. Birkaç gün içerisinde açık kemiğin üzeri dişetiniz ile örtülecektir.
Diş çekiminden sonra uyuşukluk geçinceye kadar bir şey yemeyiniz. Farkında olmadan uyuşuk olan bölgeleri ısırıp yaralıyabilirsiniz.
Çok sıcak veya soğuk gıdalar yemeyin ve içmeyiniz. İlk 24 saat içinde sıvı ve çiğnemeye gerek olmayan yumuşak ve ılık gıdalar alınuz.Sonra tedbirli olarak günlük gıdalara geçebilirsiniz.
Diş çekimini takiben 24 saat sonra normal ağız bakımı uygulamalarına devam edin. Seyreltik ılık tuzlu su veya ağız gargaralarından yararlanabilirsiniz. Bu işlemler yara ortamını temizler,iyileşmeyi hızlandırır,çekim sonrası ağız kokusunu azaltır,mikrop birikimini engeller ve ikincil enfeksiyon olma riskini elimine eder.
Diş çekimi sonrası mümkünse başınızın altına yüksekçe bir yastık koyup,çekim yaptırdığınız gün yatıp dinleniniz.
Şayet diş çekimi normale göre zor olduysa ; mutlaka çekilen diş bölgesine dışarıdan 8 saat boyunca saatte bir 5-10 dakika süreyle buz tatbiki yapmalısınız. Şiş ve morarma buz tatbiki ile önlenmiş olacaktır.
Cerrahi müdahale ile diş çekimi yapıldıysa ; şişlik olabilir. Bu normaldir.
Dikiş atıldıysa ; dikişler 7 ile 10 gün içinde alınmalıdır. Dikişler ağızda iken dilinizi o bölgeye götürmemeye ve dikişlerle oynamamaya özen gösteriniz


Gömülü 20. Yaş Dişi ( 3.cü molar ) Cerrahisi ;


Gömülü 20.yaş dişlerinin problem olmasının nedeni ; genetik olarak bu dişe ihtiyaç kalmaması ve gittikçe çenelerimizin küçülmesidir. Çenelerimiz küçüldükçe 20.yaş dişleri kendine yer bulmak için zorlanmakta ve dolayısıyla diğer dişler gibi çıkamamaktadır. Kendine yer bulamayan 20.yaş dişleri öndeki dişi ittirerek baskı yapmakta ve bu da çapraşıklığa neden olmaktadır. Ayrıca çok geride olmaları ve etraflarındaki diş etinin normal anatomik yapıda olmamaları nedeniyle kolayca iltihaplanabilmektedirler.

Tam gömülü 20.yaş dişleri ; genellikle sorun yaratmazlar. Fakat rötgen ile takip edilmeleri gerekir. tam gömülü olmalarına rağmen öndeki dişin köklerine baskı yapabilirler.
Kısmen çıkmış 20.yaş dişleri ; en çok sorun çıkaranlardır. Tam çıkamadıkları için öndeki dişe baskı yaparak çıkmaya çalışırlar. Üzerlerindeki diş eti parçası ( kapşon ) , zamanla arasına yemek artıklarının kaçması ve bakteri üremesi nedeniyle iltihaplanır.Dişin etrafındaki diş etinin iltihaplanması sonucunda ; ağrı , şişlik , abse oluşur. Çürük için uygun ortam oluştururlar.
Tamamen çıkmış 20.yaş dişleri ; genellikle sorun çıkarmazlar fakat çok geride oldukları için fırçalanmaları zordur. Bu nedenle ağız bakımı çok iyi olmayan hastalarda koruyucu bir önlem olarak çekilmeleri tavsiye edilir.
20. yaş dişi iltihabı veya absesinin belirtileri ;

Ağrı ( kendiliğinden veya üstüne basınca )
Şişlik ( ağız içerisinde veya yüzde )
Kızarıklık
Çene altındaki lenf bezlerinin şişmesi
Yutkunma zorluğu
Ağzın kapatılamaması veya kapatınca 20.yaş dişi üzerindeki diş etinin ısırılması , baskı olması.
20.yaş dişlerinin zararları ;

Öndeki dişe baskı yaparak çapraşıklığa neden olabilir
Öndeki dişte çürüğe neden olabilir.
İltihap için uygun bir ortam yarattığından zaman zaman ağrı ve şişliğe neden olabilir.
Mevcut iltihap , vucudun zayıf bir anında kana karışıp ; kalp , böbrek , beyin , eklemler gibi hayati organlara yerleşebilir ve hayati tehlike yaratabilir.

20.yaş dişi iltihabının tedavisi ;
Öncelikle antibiyotik tedavisi ile akut durumdaki iltihabın kronikleştirilmesi gerekir. ( Burada bulunan iltihap , antibiyotik kullanımı ile sadece kronikleşmektedir.Tamamen temizlenememektedir. Bu nedenle antibiyotik kullanımı sonrasında şikayetlerin geçmesine aldanarak dişin çekilmesinden vazgeçilmemelidir. )
Daha sonra ( yandaki gibi ) cerrahi bir işlemle bu dişler çekilmelidir.

Gömülü 20.yaş dişlerinin pozisyonları :

En solda : Operasyon basittir. Sonrasında genellikle sorun yaşanmaz.
Ortada : Öndeki dişe baskı sonucunda öndeki dişi çürütme ve sıkıştırma ihtimali vardır. Operasyon biraz daha uğraştırıcıdır. Sonrasında hafif sıkıntı çekilebilir.
En sağda : Kemik altında gömülüdür. Operasyon uğraştırıcıdır ve sonrasında şişlik , yutkunma zorluğu , hafif ağrı olabilir

Çocuk Dişleri

Bebeklerin ve çocukların ağız sağlığı :



Süt dişlerinin çıkmaya başlaması ; genellikle 6-24.cü aylar arasıdır . ( 6 aylık gecikme normaldir ). Bu dönemde çocuk, aile tarafından takip edilmeli ve gerekiyorsa diş hekimine götürülmelidir.




Bebeğin beslenmesi ; çok dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Bu dönemde şekerli besinlerin ağırlıklı olduğu bir beslenme ( ballı biberon vs.. ) önerilmez . Doğal anne sütü veya katkısız süt en iyisidir. Çocuk , şekerli gıdalardan hoşlansa bile bu gıdalar süt dişlerinde çürüklere neden olabilir.
Süt dişlerindeki çürükler ; ağrı ile çocuğun çok küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte bazı fobileri olmasına neden olabilir . Ayrıca bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına neden olabilir.
Süt dişlerinin erken kaybı ; alttan gelen daimi dişlerin yönünü bulamamasına , yeterli yer kalmadığı için çıkamamasına yada çarpık çıkmasına neden olabilir . Bu da ileride estetik veya fonksiyonel bozukluklara neden olur. Bu sorunların ileride halledilmesi daha zor , uzun süreli ve masraflı olabilir. Bu nedenle erken dönemde sorunlar saptanmalı ve diş hekimi tarafından gerekli önlemler alınmalıdır.
Bebeği çürükten korumanın yolları ;
Biberona veya emziğe , bal , pekmez , şeker gibi tatlandırıcılar ilave etmemek.
Bebeği , ağzında biberonla beslenirken uyutmamak.
Beslenme sonrası , dişlerin temiz ve ıslak bir tülbent veya gazlı bez ile silinmesi
Çocukların parmak emme alışkanlığı , dilin aşırı büyük olması veya çeneyi kapatırken dilin dişlerin arasında kalması gibi yutkunma sorunlarının olup olmadığı dikkatle incelenmelidir. Eğer böyle bir durum söz konusu ise kalıcı sorunlara yol açmadan gerekli müdahaleler yapılmalıdır . Aksi taktirde çenesel veya dişsel bozukluklar veya konuşma problemleri oluşabilir. Bu da gelecekte uzun süreli ve masraflı tedavilerin yapılmasına neden olur .
Süt dişleri toplam 20 tanedir.
Süt dişlerinin aralarının açık olması normaldir . Bunun nedeni yerlerine gelecek daimi dişlere yer sağlamaktır.
Süt dişlerinde de çürük oluşabilir. Bu çürüklerinde mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Süt dişleri iltihaplanmış ise önce kanal tedavisi denenmeli , mümkün olmazsa diş çekilmelidir.
Süt dişleri zamanından önce çekilirse , alttan gelen daimi dişe yer kalmaz ve yer darlığı oluşur.


Kalıcı dişlerin çıkmaya başlaması ; genellikle 6-12 yaş arasıdır.( 1 yıl gecikebilir. )
İlk daimi diş 1.molar ( altı yaş dişi ) dir ; Altı yaş civarlarında çıkmaya başlar. Bu dönemde ağız bakımı yeterince bilinçli yapılmadığından bu dişler çok fazla çürüme riski taşımaktadır. Halbuli bu dişler bütün bir hayat boyu ağızda kalacaktır. Bu nedenle ağız bakımının en iyi şekilde öğretilerek bu dişlerin çürümesinin önlenmesi gerekmektedir.
Kalıcı dişler çıktıktan sonra ağız bakımı ; çocuğun kendisi tarafından düzenli olarak
yapılmalıdır. .Bu dönemde çıkan dişler hayat boyu kullanılacağı için çok dikkatli bir şekilde korunmalıdır . Bu yaşlarda doğru bir şekilde öğretilen ağız bakımı , yıllar boyunca korunmayı sağlaması nedeniyle çok önemlidir. Çocuklarımıza ellerini yıkamayı nasıl bir refleks gibi çok küçük yaşlardan itibaren öğretiyorsak diş fırçalamayı da aynı el yıkama gibi çok küçük yaşlarda öğretmeli ve devamlılığını sağlamalıyız.
Kalıcı dişlerin çıkmasında gecikme veya çarpıklık ( yer darlığı ) olması ; durumunda diş hekimine başvurulmalıdır. Çarpık dişler , genellikle tüm kalıcı dişler sürdükten sonra ( 12-13.ncü yaşlarda ) , Ortodontik tedavi (tel ile çapraşıklık tedavisi ) ile düzeltilebilir. Çenesel uyumsuzluklar var ise büyüme bitmeden tedavi edilmelidir. Dişsel çarpıklıklar ise büyümenin bitmesinden sonra da düzeltilebilir.Yine de bu tedavi , büyüme esnasında daha hızlı ve başarılı olmaktadır.

Kontrol :
12-13 yaşlarda , kalıcı dişlerimizin tamamı çıkmış olmalıdır. Bu yaşlarda yapılacak kontroller çok önemlidir. Çocuğun ağzında süt dişi kalmış olabilir , çeneler arası uyumsuzluk veya çarpık dişler mevcut olabilir.
Zamanında yapılan teşhislerle tüm sorunları , kısa sürede ve daha masrafsız bir şekilde halletmek mümkündür. Yaş ve problemler ilerledikçe , halletmek daha zor ve masraflı olmaktadır. Bu nedenle erken teşhis çok önemlidir. Erken teşhis için 6 ayda bir düzenli olarak diş hekimine kontrole gidilmelidir.
Beslenme :
0-12 yaşlar arasındaki beslenme, dişlerin gelişimini etkileyebileceğinden büyük öneme sahiptir . Bu dönemde flor , kalsiyum ve vitaminler yeterli miktarlarda alınmalı , gerekiyorsa takviye edilmelidir . ( 2-12 yaşlar arasında flor tabletlerinin kullanımı tavsiye edilmektedir.)
Tatlı besinlerden ve dişlerin yüzeylerine yapışan gıdalardan uzak durulmaya çalışılmalıdır. Tatlı olarak meyve gibi doğal besinler.tercih edilmelidir. Tükürük salgısını arttırdığı için şekersiz sakızların da kullanılması önerilmektedir.
Ağız bakımı :
Çocukların ağız bakımı ilk önceleri ebeveynler tarafından sağlanır. Yemek sonrasında ağzın çalkalanması , dişlerin silinmesi veya mümkünse fırçalanması gerekir. Bunlar yapılamıyorsa son gıda , süt veya peynir olmalıdır. Bunların içerisindeki kalsiyum ve kazein dişlere faydalıdır.
Sonraki dönemlerde çocuklar kendi ağız bakımını sağlayabilir. Ağız bakımının doğru bir şekilde yapılabilmesi için dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanımı mutlaka bir diş hekimi tarafından öğretilmelidir.



Çocukların diş hekimine alışabilmeleri için ; bir sorunları olmadan önce çocukların , ebeveynleri tarafından diş hekimi muayenehanelerine götürülerek diş hekimine alışmaları sağlanmalıdır. Böylece çocuğun ilk izlenimi , diş hekimine gittiğinde canının yanmadığı olacaktır. Daha sonra ise ( özellikle tedavinin ilk seansında ) mümkün olduğunca çocuğun canını yakmayacak işlemler yapılmalıdır. Çocuğun dikkatini dağıtmak ve muayenehaneyi sevdirmek için bazı oyuncaklar bulundurmakta fayda vardır.

Ayrıca bazı dergiler ve kitaplar ile çocukların diş hekimini tanımaları ve alışmaları sağlanabilir

Diş iltihapları & tedavisi

İltihap ; derin çürüğün sinire kadar ulaşmasıyla bakterilerin ve toksinlerinin burada bulunan damar ve sinirin harabiyetine neden olması sonucunda oluşur. Burada oluşan bakteri üre - mesi ve ödem ( sıvı toplanması ) iltihabı daha da arttırır. Bunun sonucunda iltihap dişin dışına , kök ucundan etrafa doğru yayılır. Bu sırada çok şiddetli ağrılar oluşur . Özellikle.... " gece ağrısı " iltihabın başlangıcının belirtisidir. Daha sonra yüzde şişlik olacak kadar iltihap yayılabilir. İltihap bu yayılma sırasında etrafındaki dokulara hasar verir ve çene kemiğini eritmeye başlar.

İltihabın belirtileri ;

Ağız içerisinde veya yüzde şişlik
Şiddetli ve sürekli diş ağrısı
Dişin üzerine basınca ağrı oluşması
Dişte uzama hissi (ağzı kapatınca bir dişe baskı olması)



Mine
Dentin
aa
Çürük

aKanal




İltihap



Kanal tedavisi ;

Öncelikle anestezi yapılarak hastanın canının yanmaması garantiye alınır.

Daha sonra çürük temizlenip , dişin sinirinin olduğu yere ( pulpa ya ) ulaşılır .

Pulpaya ulaşıldıktan sonra dişin içerisindeki birikmiş olan iltihap dışarı çıkar ve böylece şiddetli ağrıyı oluşturan basınç ortadan kalkmış olur.

Sinir tamamen ölmüşse veya ağrı olmaksızın müdahale etmek mümkünse , kanal içerisindeki sinir ve doku artıkları temizlenip , çıkarılır . Böylece iltihabı yaratan bakterisel " odak " yok edilmiş olur .

Eğer ağrı nedeniyle sinir çıkarılamıyorsa , siniri öldürücü etkisi olan bir madde diş içerisine konularak geçici dolgu ile diş kapatılır. Ertesi gün bu madde sayesinde sinir tamamen ölmüş olacağından daha rahat çalışılır.

Kanal içerisinde bununan doku artıkları temizlendikten sonra kök ucundaki iltihabın daha kolay dışarı çıkabilmesi amacıyla kök ucuna kadar ulaşılmaya çalışılır.

Kök ucuna kadar diş kanalı genişletilmelidir. Bu işlem hem iltihabın kolay dışarı çıkmasını hem de bakterilerin yerleştiği kanal duvarlarının temizlenmesini sağlar.

Bir kaç seans süresince kanal içerisine çeşitli dezenfektan maddeler uygulanarak kanal içerisindeki bakteriler yok edilmeye ve iltihap azaltılmaya çalışılır.

İltihabın üremesinin durduğu anlaşıldıktan ve kök ucundan iltihap gelmesi sona erdikten sonra kanal içerisi özel bir dolgu maddesiyle , kök ucuna kadar doldurulur.

Üstüne geçici bi dolgu yapılarak bir süre beklenir . Bir kaç haftalık beklemenin ardından üst dolgu yapılarak tedavi bitirilir.

Kanal tedavisi yapılmış dişler , canlılığını yitirdikleri için zamanla kuru ve kırılgan bir hale gelirler . Basit bir kuvvetle bile kırılabilirler. Bu nedenle kanal tedavisi yapılmış dişlerin tedavi bitiminden sonra bir kaç ay içerisinde porselen kron ile kaplanması önerilir.

Kanal tedavisinden sonra dişin üzerine basınca ağrı varsa veya dişin yanında hafif bir şişlik , baloncuk varsa bu tedavinin başarılı olamadığı anlamına gelir.

Kök ucundaki iyileşme ancak 6 ay sonra röntgen de görülebilir. Bu nedenle kanal tedavisinden 6 ay sonra mutlaka röntgen çekilmelidir. Eğer bu rötgende kök ucunda hala bir lezyon görülüyorsa kanal tedavisi yenilenmelidir. Eğer yenilenmesi mümkün olamıyorsa diş çekilmelidir.


Hamilelikte diş sağlığı

Hamilelikte diş sağlığı büyük önem kazanır . Çünkü hem bu dönemde hormonal dengesizlikler nedeniyle bazı sorunlar hızlanır hemde oluşan sorunların tedavi edilmesi esnasında bazı riskler söz konusudur.
Hamilelikteki diş çürükleri ve iltihaplar , düşük ve erken doğum ihtimalini arttırmaktadır.
Hamilelikten önce ; ağız ve dişler ile ilgili tüm sorunlar tedavi edilmeli ve hamilelik esnasında mümkün olduğunca sorun yaşanmamalıdır. Bu nedenle hamilelik öncesinde mutlaka bir diş hekimine gidilerek kontrol muayenesi yaptırılmalıdır.
Hamilelik esnasında ; mümkün olduğunca ağız ve dişlere iyi bakılmalı , tedavi gereksinimi olmaması sağlanmalıdır. Gerekirse en kısa zamanda sorunların büyümesine fırsat vermeden bir diş hekimine gidilmelidir. Tesbit edilmiş sorunlar , gerekiyorsa diş hekimi tarafından hamilelik sonrasına ertelenebilir. Hamilelik sırasında diş hekimi tarafından kullanılabilecek veya hastaya yazılabilecek ilaçlar için gerekiyorsa hastanın jinekoloğuna danışılmalıdır. Tedavi süreleri mümkün olduğunca kısa tutulmalı ve korku - stress gibi olumsuz etkenlerden kaçınılmalıdır.
Hamilelikte meydana gelen sorunlar ; genellikle dişetleriyle ilgilidir. Bu dönemdeki hormonal dengesizlikler ( östrojen ve progesteron hormonu düzeylerinin artışı ) nedeniyle mevcut diş eti hastalıkları hızlanır ve daha rahatsız edici bir boyuta gelir. Özellikle hamilelikte " Epulus " denilen diş eti büyümeleri ( bir tür tümör ) meydana gelebilir. Bu epulusların hamilelik sonrasında cerrahi yöntemle alınması ve diş etlerinin tedavi edilmesi gerekir. Genellikle hamilelik öncesinde ağız sağlığı çok iyi olan birinde yeni bir sorun oluşmaz. Bu nedenle hamilelik esnasında özellikle ağız sağlığına özen gösterilmelidir.
Hamileliğin diş çürümesine etkisi ; yoktur. Halk arasında genellikle mineral (kalsiyum) eksikliğine bağlı olarak dişlerin çürüdüğü zannedilir. Fakat ağız sağlığına özen gösteren birinde hiç bir şekilde çürük oluşmaz. Hamilelikte meydana gelen mide bulantılarının sonucunda oluşan kusmalar nedeniyle dişlerde çürük artışı olabilir. Bunun nedeni mide asitinin dişler üzerindeki olumsuz etkisi olmakla beraber kusmadan hemen sonra iyi bir şekilde diş fırçalanırsa çürük ihtimali bulunmaz .
Hamilelik esnasında meydana gelen sorunların tedavisi ; genellikle 4. ncü ve 6.cı aylar arasında yapılır. ilk 3 ay ve son 3 ay risklidir. Riskli dönemlerde yapılan tedaviler sonucunda meydana gelebilecek bir ağrı veya stres bir düşüğe yada erken doğuma neden olabilir. Bu nedenle bir müdahale yapılması gerekse bile hastanın sakin olmasını sağlamak , doktoruyla iletişim içerisinde olmak gerekir. Ağrısız bir tedavi için mutlaka anestezi yapılmalıdır. Uygulanan lokal anestezik maddelerin içerisinde " octapressin " bulunmamalıdır. Bu madde uterusta kasılmaya neden olabileceğinden düşük veya erken doğuma sebep olabilir..
Diş röntgeni çektirmenin hamileliğe zararı ; esasında pek bulunmamaktadır. Ancak bir kaç tane röntgen çektirilecekse kurşun önlük giyilmesi önerilir. Çünkü diş röntgeni ışınları çok küçük dozajlardadır , büyük rötgenler gibi değildir fahat çok sayıda çekildiğinde zararlı olabilir. Yine de zorunlu olmadıkca rötgen çektirilmemesi önerilir.
Hamilelikte ağız bakımı ; normale oranla daha özen gösterilerek yapılmalıdır. Çünkü hamilelikte bakteri plağı artışı daha fazladır . Günde en az 3 kere dişler fırçalanmalı ve ağız gargaraları kullanılmalıdır. Özellikle yatmadan önce dişler daha özenli bir şekilde fırçalanmalıdır. Diş eti kanamalarından dolayı diş fırçalamaktan kaçınılmaması gerekir. Eğer kusma söz konusuysa hemen ardından dişler fırçalanmalıdır.
Hamilelikte ilaç kullanımı ; çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Bu dönemde gereksiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Bazı antibiyotikler ( tetrasiklinler ) bebeğin dişlerinde lekelenmelere yol açabilir.
Anne karnındaki bebeğin diş sağlığı için dengeli beslenme önemlidir. Çünkü bebeğin süt dişleri anne karnında gelişmeye başlar . Bu nedenle yeterli protein , vitamin ve mineraller mümkün olduğunca doğal yollarla alınmalıdır. Gerekiyorsa vitamin takviyesi yapılmalıdır. Aşırı vitamin ve mineral alımının da bazı sakıncaları olabilir bu nedenle doktor kontrolünde alınmasında yarar vardır.


Protezler

Protez ; estetik bozukluklar veya dişlerin kaybı sonucunda , kişinin estetik ve fonksiyonel ihtiyaçlarını gidermek amacıyla değişik teknikler ve uygulamalar ile hazırlanmış tüm meteryallerdir.

Estetik sorunların nedeni ;

Dişlerin yapılarındaki ve renklerindeki bozukluklar
Diş eksiklikleri nedeniyle ağızda görülen boşluklar
Diş eksiklikleri nedeniyle yüzde görülen deformasyonlar
Diş eksikliklerinin nedenleri ;

Gelişimsel olarak dişin çıkmaması
Tıbbi nedenlerle dişin çekilmiş olması
Diş eksikliklerinin giderilmemesinin sonuçları ;

Estetik bozukluklar
Yemek yeme zorluğu
Konuşma bozukluğu ( harfleri doğru söyleyememek )
Psikolojik problemler ( utangaçlık , kendine olan güvenin kaybolması , gülmemeye çalışmak , mutsuzluk )
Ağız sağlığının daha da bozulması ( dişlerin konum değiştirmesi , aşınması , çürümesi , sallanması )
Çene ekleminde ( T.M.E. ) ağrı , ses ve hareket bozukluğu
Genel sağlık sorunları ( yiyecekleri öğütme fonksiyonunun yeterince iyi yapılamamasının sonucunda oluşan mide hastalıkları ve beslenme eksikliği )


Protez çeşitleri ( diş eksikliklerinin giderilmesi ) ;

Sabit Protezler ( kron-köprü benzeri yapıştırılan )
Hareketli Protezler ( takıp çıkarılabilen )
İmplant üstü protezler ( sabit veya hareketli )
Sabit Protez çeşitleri ;

Tek kronlar ( tek dişin kaplanması )
Köprüler ( eksik dişlerin yanındaki dişlerle birlikte kaplanması )
İmplant üstü protezler ( çeneye yerleştirilen vida + protezler )
Alternatif uygulamalar ( lamineyt , pivo , post-core , vs.. )
Hareketli Protezler ;

Total protezler ( tamamen dişsiz ağızlara uygulanan damaklar )
Parsiyel protezler ( kısmen dişsiz ağızlara uygulanan kancalı metal destekli veya metalsiz damaklar )
Hasas tutuculu protezler ( kısmen dişsiz ağızlara uygulanan kancasız metal destekli damaklar )
İmplant üstü protezler ;

Sabit ( bir veya bir kaç dişe uygulanan porselen kronlar )
Hareketli ( tamamen dişsiz ağızlara uygulanan total benzeri protezler )


diş hekimi korkusu

İ ğ n e __K o r k u s u ;



Bazı kişiler için diş hekimine gitmek çok çekindikleri hatta korktukları bir durumdur. Bunun nedeni daha çok geçmişte ( özellikle çocuklukta ) yaşanan kötü tecrübeler veya kötü izlenimlerdir.

Çoğunlukla da bu endişenin temelinde iğneye ve acıya karşı duyulan korku vardır.

Gelişen teknoloji hastaların ağrı duymaması için bir çok alternatif sunmaktadır.Bu nedenle günümüzde hastalar pek ağrı ile karşılaşmamaktadır. Örneğin teknolojinin gelişmesiyle diş hekimliğinde anestezi amacıyla kullanılan iğnelerin uçları bir milimetreden daha az çapları olacak şekilde ( 0.35-0.40 mm ) yapılmaktadır. İğnenin çapının çok ince olması nedeniyle hasta çoğu zaman iğneyi hissetmemektedir. Fakat yinede endişelenen hastalar için iğne yapılmadan önce sprey şeklindeki yüzeyel anestezikler kullanılarak iğnenin hiç hissedilmemesi sağlanabilir.

Ağrısız bir tedavinin ilk şartı ; anestezidir. Bu nedenle iğneden korkan kişiler gerçekte çok az hissedecekleri veya hiç hissetmeyecekleri bir işlemden - yani anesteziden - kaçarak çok daha fazla hissedecekleri bir ağrıyı yaşayabilirler.

Hem hastanın hem de diş hekiminin pisikolojik olarak kendilerini rahat hissedebilmeleri için anestezi yapılmalı ve böylece ağrı stresi yaşanmamalıdır.Böylece tedavi daha kısa sürede ve daha başarılı olur.

Çocukların diş hekimine alıştırılmaları için ; küçük yaşlarda diş hekimine " tanışma " amacıyla götürülmeleri tavsiye edilir. Böylece ilk deneyiminde çocuk ağrısız ve korkusuz bir gün geçirir. Daha sonraki seanslarda ise mümkün olduğunca ağrısız müdahaleler yapılmalıdır. Unutulmamalıdırki çocuklar sadece canlarının yanıp-yanmadığını bilir. Olayları doğru bir şekilde yorumlayamazlar. Bu nedenle yapılacak tedavilerin zamana yayılarak yapılması , çocuğun dişhekimleri ile ilgili olumsuz izlenimler edinmemesini sağlar. Bunun sonucunda diş hekimi korkusunun geliştiği en önemli dönemler sağlıklı bir şekilde atlatılır.
 

Benzer Konular



Üst Alt