Albert Einstein
Üye
dilenci
Eserin Adı: dilenci
Yazarı : Necip MAHFUZ
Hazırlayan: Ümit AKBAS
ESERiN ÖZETi
Necip MAHFUZ'un kaleme aldığı dilenci adlı romanda 1950 yıllarında Kahire'de bulunan bir avukatın hayatındaki bazı meydana gelen olaylar anlatılıyor. Gençliğinde sıkı bir devrimci olan Ömer dilenci adlı eserin kahramanı hayatından bezmiş ve hayatında bazı değişikliklere gitmeye karar vermiştir ve bunu nasıl başaracağını düşünmeye başlamıştır bunlarla birlikte neler yapabbileceğini hakkında yorumlar yapmaya başlamıştır. Hayatında birşeylerin yanlış gittiğini düşünmeye başlamıştır Ömer. Bunun nedenlerinin çok farklı olabileceğini düşünmeye başladığı için eşinin tavsiyesi ve arkadaş çevresinden arkadaşı olan bir doktara gitmeye karar vermiştir. Bir hafta önce aldığı ve şimdi gitmesi gerektiği için oraya gitmişti Ömer. Şimdiki düşüncesi acaba 25 yıl önceki arkadaşı onu tanıyabilecek miydi? Ne de olsa doktorlar ünlüdür. Herkes tarafından bilinirler fakat avukatlar öyle mi? İşi düşen hatırlar bir.
Doktor ile konuşmaları başlamıştı işte. Ömer beklediğinin aksine sıcak bir karşılama ile karşılaşmıştı. Konuşma devam ederken doktor arkadaşı Ömerin çok fazla kilo almış olduğunu tekrar tekrar yineledi. Anılardan konuşmaya başladıklarında doktor arkadaşı anılaarı bir kenara bırakıp şimdi Ömerin sorununu çözmeleri gerektiğini söyledi. Sıra Ömerin neden şikayetçi olduğunda idi. Ömer klasik anlamda hasta olduğumu sanmıyorum diye konuşmasına başladı. Ömerin gerçek anlamda birşeyi yoktu. Doktor arkadaşı ona hastalığının sadece yaşadığı standartlardan kaynaklandığını düşünüyordu. Biraz da eski günlerden bahsettiler kendi aralarında Osman Halilden bahsettiler. Osman Halili hatırladığı zaman biraz huzursuz olmuştu. Onlar kaçarken yakalanan Osman Halil onları ele vermemişti. Hayatında yeni değişiklikler aramaktaydı Ömer ama bunun nasıl olacağını kendi de bilmiyordu. Mustafanın ona yardım edeceğini sanıyordu fakatMustafa da bu konu da gerçeten biçareydi. Ömer kendine yeni bir eksri arıyordu. Bunu gece hayatında bulabileceğini hissetmişti. Öncelikle Mustafa bir gazetede önemli bir yazar olduğu için çevresi genişti ve birşeyler bulmak için öncelikle gece hayatına başlamıştı tabii ki Ömer ile birlikte. Aslında Mustafa Ömerin iyi bir aile hayatı olduğu için bu gece hayatına girmesini istemiyordu. Bu onun için bir önem taşıyordu ama Ömer hastalığı nedeni ile kendini iyice aciz hissetmeye başlamıştı. Öncelikle gittikleri bir barda güzel bir kadın ile tanışmıştı.. kulübün adı capri club idi. Margeret tanıştığı kadının adı idi ve onda aradığı eksrikliği bulduğuna inanmaya başlamıştı. Ama nedendir bilinmez birden aklına eski günler gelmişti. Eşi Zeynep ile ilk tanıştığı gün gelmişti aklına o gün Mustafa biri ile tanıştıracağını söylemişti. O kiş bir hristiyandı. Ailesinden kopup gelmiş ve bununla birlikte tek kişi Ömer olacaktı. Ömer onun herşeyi olacaktı. Annesi babası kardeşi herşeyi olacaktı. Bir tek hayatında o olacaktı. Capri club da margaretden bayağı etkilenmişti. Tüm eski düşünceleri aklından çıkarıp kendini sadece margarete vermişti. Belki de hayatında yeni başlangıçlar yapacaktı. Her ne olursa olsun Margarete aşık olmak istiyordu. Fakat sonunun daha da kötüye gittiğinden haberi bile olmuyordu. Margaret şarkısını söylerken iyiden iyiye aşık olmaya başlaadı. Margaretle birlike çıkmayı istedi ve istediğine de ulaştı. Arabasını tüm sürati ile sürdü ve piramitlerin yanında durmuştu. Margarete senin evine gidelim dedi ve margaret bu kadar çabuk olmamalarını söyledi. Tam margareti tutup öptü ki o bunu istemeyerek biraz geriye doğru ittirdi Ömeri. Ömer ertesi günlerde Margaret ile çıkmaya başlamıştı. Herşeyin çok iyiye doğru gittiğini söylüyordu içinden durmaadan karşılaştığı kişilere de durmadan hayatın anlamını soruyordu. Bir kaç kez de Mustafaya yaşamının anlamı ne?diye sormuştu. Bir nevi hayatının anlamını hayatının aşkını bulmak için çabalıyordu. Ne olabilirdi ki hayatın anlamı. Ertesi hafta capri club a gittiğinde margareti bulamamıştı. Bu durum Ömerde adeta bir şok etkisi yarattı ve ömer ne yapacağını şaşırdı. Başka birisi ile tanışmak için bir başka kulübe gitmeyi planladılar Mustafa ile onun için herşey daha da kötüye gitmeye baaşlamıştı. Yeni gittikleri kulübün sahibi Ömerin eski müşterilerinden birisi idi. Ömeri orada görünce bayağı şaşırdı.orada Warda adında bir kadın ile tanışmıştı. Bu kadına da iyiden iyiye aşık olmuştu ve böylelikle kadına herşeyini vermeyi istiyordu. Öncelikle kendine bir ev yaptı, bu onlar için bir aşk yuvası idi. Eve iyice artık çok geç gitmeye başlamıştı. Bu durumdan karısı da şüphelenmeye başlamıştı. Geceleri uykusuz kalıyor fakat Ömeri bekliyordu. Ömer hesap vermek istemiyor ve bununla birlikte evden ve işinden sıkıldığı gibi karısından da sıkılmaya başlamıştı. Herşey ona artık bir bıkkınlık veriyordu. Mustafa onun bir dilenciye döndüğünü söylüyordu. Warda ile birlikte her zaman birlikte gece geç saatlere kadar eğleniyorlar. Sevdiği bu kadın ona aradığı heyecanı veriyordu. En azından Ömer bunu öyle hissediyordu. Belli bir süre sonra Warda ile olan ilişkilerini karısı Zeynep öğrendi ve Ömer artık evden ayrıldı. En son bir süpriz olarak da eski arkadaşı Osman Halil gelmişti ve karşısına birden çıkmasından dolayı Ömer epey şaşırmıştı. Ömerlere yemeğe gittiler ve eski günlerden konuştular. Ömerin kızı Buthayna Osmanın neden hapse girdiğini öğrenince hayretlere düşmüştü. Artık Ömer için herşey zorlaşmaya başlamıştı. Evi terkettiğinden sonra Ömer çocuğunun olacağı için eve dönmüştü. Geleneksel yavanlıkları ve ev yönetiminin boğuntusu ile kokuşmuş bir bataklık gibi filizlenmeye başlamıştı iyiden iyiye. Kazandığı bütün başarı ve zenginlik artık huzur sağlamıyor çünkü hepsi bedeninde çürüyüp gidiyor. Wardaya da olan bütün sevgisi Margareti tekrar görmesi ile uçup gitmişti Warda bunun farkına vardığında ise artık çok geçti. Warda onu öptüğü zaman Ömer adeta bir put ile öpüşüyor hiçbir şey hissetmiyordu. Ömer eve dönmesinin yanında sıkıntılarından kurtulmuş değildi herşey ona bir zulüm gibi geliyor öleceğini hissediyordu. En sonunda ne Mustafanın ısrarı ne de Osman Halilin ısrarı nede karısı Zeynepin yalvarmaları bir çare geliyordu. Margaretin onu mutluluğa kavuşturacağını sanması o eski ekseriyi bulacağına olan inancıda yitip gitmişti adeta. Aklında Margaretin her zaman söylediği o şarkı nüksediyordu:
Her görüşümde, seni daha çok istemekten alamıyorum kendimi. Her yürek vuruşunda daha da yükseliyor alevim. Ömer bu şarkıyı aklına getirdiği zaman aklına karısı Zeynep ile ilk tanıştığı gün geliyor ve hemen o silueti aklından çıkarmaya çalışıyordu.
Herşey Ömer için iyiden iyiye daha da kötü olmaya başlammıştı. Yeni eve döndüğü zaman Buthayna ile konuşmuş ve hayatında kimsenin olmadığını söylemiş ve Buthayna da buna çok ama çok sevinmişti. En son ev ona düşman gibi görünmeye başladığında ve karısından ona illet gelmeye başladığı vakit evi terketmiş ve bir dağ evine gitmişti.
Dağ evinde kendi kendine hayaller görüp kendi kendine şeytandan kaçıyor ve böylelikle herşeyden kurtulup kendini bulacağına inanıyordu ama istekleri bir türlü gerçekleşmiyordu. Eski günlerdeki gibi birşeyler karalamak istiyor ama başarısız olduğunu düşünüyordu. Herşeyde karısını düşünüyor ama hepsinin birer hayal olduğundan haberi olmuyordu. Bir buçuk yıl kadar kimse tarafından rahatsız edilmedi. Köylülere gözkulak olmaları için bilgi veriliyordu. Rahatsız edilmedi takii Osman tekrar polislerden kaçana kadar Ömerin yanına gittiği zaman Ömer onu tanımadı onun şeytan olduğunu söyledi. Osman Halil derdini anlatmaya çalıştı ta ki Ömerden umudunu yitirene kadar . Osman Ömerin dağ evine sığındı ve polisler onu yakaladı. Osman Halili götürürken birisi Ömere takıldı ve Ömer de ateş altında kaldı ve vuruldu. Vurulduğunun farkında değildi Ömer ve söylenip duruyordu ona iyileşeceğini söylüyorlardı ambulansa bindirirlerken Ömerin ise zihninde ise kalbinin çarptığı belirdi. O ruhsuz olmuş insanın kalbinin olmadığına inandığı insanın kalbi çarpıyordu, hem de düşlerde değil gerçeklik içinde çarptığını hissetti, dünyaya geri döndüğünü hissetti.
Bir dize anımsamaya çalışıyordu. Ne zaman okumuştu? Şairi kimdi? Dize tuhaf bir şekilde yansıdı zihnine, kalbinin derinliklerinde uyandı bu dize:
Beni gerçekten istediysen neden bıraktın?
Yazarı : Necip MAHFUZ
Hazırlayan: Ümit AKBAS
ESERiN ÖZETi
Necip MAHFUZ'un kaleme aldığı dilenci adlı romanda 1950 yıllarında Kahire'de bulunan bir avukatın hayatındaki bazı meydana gelen olaylar anlatılıyor. Gençliğinde sıkı bir devrimci olan Ömer dilenci adlı eserin kahramanı hayatından bezmiş ve hayatında bazı değişikliklere gitmeye karar vermiştir ve bunu nasıl başaracağını düşünmeye başlamıştır bunlarla birlikte neler yapabbileceğini hakkında yorumlar yapmaya başlamıştır. Hayatında birşeylerin yanlış gittiğini düşünmeye başlamıştır Ömer. Bunun nedenlerinin çok farklı olabileceğini düşünmeye başladığı için eşinin tavsiyesi ve arkadaş çevresinden arkadaşı olan bir doktara gitmeye karar vermiştir. Bir hafta önce aldığı ve şimdi gitmesi gerektiği için oraya gitmişti Ömer. Şimdiki düşüncesi acaba 25 yıl önceki arkadaşı onu tanıyabilecek miydi? Ne de olsa doktorlar ünlüdür. Herkes tarafından bilinirler fakat avukatlar öyle mi? İşi düşen hatırlar bir.
Doktor ile konuşmaları başlamıştı işte. Ömer beklediğinin aksine sıcak bir karşılama ile karşılaşmıştı. Konuşma devam ederken doktor arkadaşı Ömerin çok fazla kilo almış olduğunu tekrar tekrar yineledi. Anılardan konuşmaya başladıklarında doktor arkadaşı anılaarı bir kenara bırakıp şimdi Ömerin sorununu çözmeleri gerektiğini söyledi. Sıra Ömerin neden şikayetçi olduğunda idi. Ömer klasik anlamda hasta olduğumu sanmıyorum diye konuşmasına başladı. Ömerin gerçek anlamda birşeyi yoktu. Doktor arkadaşı ona hastalığının sadece yaşadığı standartlardan kaynaklandığını düşünüyordu. Biraz da eski günlerden bahsettiler kendi aralarında Osman Halilden bahsettiler. Osman Halili hatırladığı zaman biraz huzursuz olmuştu. Onlar kaçarken yakalanan Osman Halil onları ele vermemişti. Hayatında yeni değişiklikler aramaktaydı Ömer ama bunun nasıl olacağını kendi de bilmiyordu. Mustafanın ona yardım edeceğini sanıyordu fakatMustafa da bu konu da gerçeten biçareydi. Ömer kendine yeni bir eksri arıyordu. Bunu gece hayatında bulabileceğini hissetmişti. Öncelikle Mustafa bir gazetede önemli bir yazar olduğu için çevresi genişti ve birşeyler bulmak için öncelikle gece hayatına başlamıştı tabii ki Ömer ile birlikte. Aslında Mustafa Ömerin iyi bir aile hayatı olduğu için bu gece hayatına girmesini istemiyordu. Bu onun için bir önem taşıyordu ama Ömer hastalığı nedeni ile kendini iyice aciz hissetmeye başlamıştı. Öncelikle gittikleri bir barda güzel bir kadın ile tanışmıştı.. kulübün adı capri club idi. Margeret tanıştığı kadının adı idi ve onda aradığı eksrikliği bulduğuna inanmaya başlamıştı. Ama nedendir bilinmez birden aklına eski günler gelmişti. Eşi Zeynep ile ilk tanıştığı gün gelmişti aklına o gün Mustafa biri ile tanıştıracağını söylemişti. O kiş bir hristiyandı. Ailesinden kopup gelmiş ve bununla birlikte tek kişi Ömer olacaktı. Ömer onun herşeyi olacaktı. Annesi babası kardeşi herşeyi olacaktı. Bir tek hayatında o olacaktı. Capri club da margaretden bayağı etkilenmişti. Tüm eski düşünceleri aklından çıkarıp kendini sadece margarete vermişti. Belki de hayatında yeni başlangıçlar yapacaktı. Her ne olursa olsun Margarete aşık olmak istiyordu. Fakat sonunun daha da kötüye gittiğinden haberi bile olmuyordu. Margaret şarkısını söylerken iyiden iyiye aşık olmaya başlaadı. Margaretle birlike çıkmayı istedi ve istediğine de ulaştı. Arabasını tüm sürati ile sürdü ve piramitlerin yanında durmuştu. Margarete senin evine gidelim dedi ve margaret bu kadar çabuk olmamalarını söyledi. Tam margareti tutup öptü ki o bunu istemeyerek biraz geriye doğru ittirdi Ömeri. Ömer ertesi günlerde Margaret ile çıkmaya başlamıştı. Herşeyin çok iyiye doğru gittiğini söylüyordu içinden durmaadan karşılaştığı kişilere de durmadan hayatın anlamını soruyordu. Bir kaç kez de Mustafaya yaşamının anlamı ne?diye sormuştu. Bir nevi hayatının anlamını hayatının aşkını bulmak için çabalıyordu. Ne olabilirdi ki hayatın anlamı. Ertesi hafta capri club a gittiğinde margareti bulamamıştı. Bu durum Ömerde adeta bir şok etkisi yarattı ve ömer ne yapacağını şaşırdı. Başka birisi ile tanışmak için bir başka kulübe gitmeyi planladılar Mustafa ile onun için herşey daha da kötüye gitmeye baaşlamıştı. Yeni gittikleri kulübün sahibi Ömerin eski müşterilerinden birisi idi. Ömeri orada görünce bayağı şaşırdı.orada Warda adında bir kadın ile tanışmıştı. Bu kadına da iyiden iyiye aşık olmuştu ve böylelikle kadına herşeyini vermeyi istiyordu. Öncelikle kendine bir ev yaptı, bu onlar için bir aşk yuvası idi. Eve iyice artık çok geç gitmeye başlamıştı. Bu durumdan karısı da şüphelenmeye başlamıştı. Geceleri uykusuz kalıyor fakat Ömeri bekliyordu. Ömer hesap vermek istemiyor ve bununla birlikte evden ve işinden sıkıldığı gibi karısından da sıkılmaya başlamıştı. Herşey ona artık bir bıkkınlık veriyordu. Mustafa onun bir dilenciye döndüğünü söylüyordu. Warda ile birlikte her zaman birlikte gece geç saatlere kadar eğleniyorlar. Sevdiği bu kadın ona aradığı heyecanı veriyordu. En azından Ömer bunu öyle hissediyordu. Belli bir süre sonra Warda ile olan ilişkilerini karısı Zeynep öğrendi ve Ömer artık evden ayrıldı. En son bir süpriz olarak da eski arkadaşı Osman Halil gelmişti ve karşısına birden çıkmasından dolayı Ömer epey şaşırmıştı. Ömerlere yemeğe gittiler ve eski günlerden konuştular. Ömerin kızı Buthayna Osmanın neden hapse girdiğini öğrenince hayretlere düşmüştü. Artık Ömer için herşey zorlaşmaya başlamıştı. Evi terkettiğinden sonra Ömer çocuğunun olacağı için eve dönmüştü. Geleneksel yavanlıkları ve ev yönetiminin boğuntusu ile kokuşmuş bir bataklık gibi filizlenmeye başlamıştı iyiden iyiye. Kazandığı bütün başarı ve zenginlik artık huzur sağlamıyor çünkü hepsi bedeninde çürüyüp gidiyor. Wardaya da olan bütün sevgisi Margareti tekrar görmesi ile uçup gitmişti Warda bunun farkına vardığında ise artık çok geçti. Warda onu öptüğü zaman Ömer adeta bir put ile öpüşüyor hiçbir şey hissetmiyordu. Ömer eve dönmesinin yanında sıkıntılarından kurtulmuş değildi herşey ona bir zulüm gibi geliyor öleceğini hissediyordu. En sonunda ne Mustafanın ısrarı ne de Osman Halilin ısrarı nede karısı Zeynepin yalvarmaları bir çare geliyordu. Margaretin onu mutluluğa kavuşturacağını sanması o eski ekseriyi bulacağına olan inancıda yitip gitmişti adeta. Aklında Margaretin her zaman söylediği o şarkı nüksediyordu:
Her görüşümde, seni daha çok istemekten alamıyorum kendimi. Her yürek vuruşunda daha da yükseliyor alevim. Ömer bu şarkıyı aklına getirdiği zaman aklına karısı Zeynep ile ilk tanıştığı gün geliyor ve hemen o silueti aklından çıkarmaya çalışıyordu.
Herşey Ömer için iyiden iyiye daha da kötü olmaya başlammıştı. Yeni eve döndüğü zaman Buthayna ile konuşmuş ve hayatında kimsenin olmadığını söylemiş ve Buthayna da buna çok ama çok sevinmişti. En son ev ona düşman gibi görünmeye başladığında ve karısından ona illet gelmeye başladığı vakit evi terketmiş ve bir dağ evine gitmişti.
Dağ evinde kendi kendine hayaller görüp kendi kendine şeytandan kaçıyor ve böylelikle herşeyden kurtulup kendini bulacağına inanıyordu ama istekleri bir türlü gerçekleşmiyordu. Eski günlerdeki gibi birşeyler karalamak istiyor ama başarısız olduğunu düşünüyordu. Herşeyde karısını düşünüyor ama hepsinin birer hayal olduğundan haberi olmuyordu. Bir buçuk yıl kadar kimse tarafından rahatsız edilmedi. Köylülere gözkulak olmaları için bilgi veriliyordu. Rahatsız edilmedi takii Osman tekrar polislerden kaçana kadar Ömerin yanına gittiği zaman Ömer onu tanımadı onun şeytan olduğunu söyledi. Osman Halil derdini anlatmaya çalıştı ta ki Ömerden umudunu yitirene kadar . Osman Ömerin dağ evine sığındı ve polisler onu yakaladı. Osman Halili götürürken birisi Ömere takıldı ve Ömer de ateş altında kaldı ve vuruldu. Vurulduğunun farkında değildi Ömer ve söylenip duruyordu ona iyileşeceğini söylüyorlardı ambulansa bindirirlerken Ömerin ise zihninde ise kalbinin çarptığı belirdi. O ruhsuz olmuş insanın kalbinin olmadığına inandığı insanın kalbi çarpıyordu, hem de düşlerde değil gerçeklik içinde çarptığını hissetti, dünyaya geri döndüğünü hissetti.
Bir dize anımsamaya çalışıyordu. Ne zaman okumuştu? Şairi kimdi? Dize tuhaf bir şekilde yansıdı zihnine, kalbinin derinliklerinde uyandı bu dize:
Beni gerçekten istediysen neden bıraktın?